Güzellik: Müslümanlığın zirvesidir
Kuran-ı Kerimde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kim ihsan üzere Allah’a kulluk ederse, güzel niyet ve davranış sahibi olarak kendini Allah’a teslim ederse; Rabbi katında onun mükâfatı vardır. Öylelerine korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.” (Bakara Suresi; Ayet: 112)
GÜZEL İNSAN OLMAK
Âyetteki “muhsin” kelimesinin masdarı olan ihsan ise “bir işi samimiyetle, iyi niyet ve ihlâsla yapmak” anlamına gelir. Ayrıca “başkalarına haklarını veya haklarından daha fazlasını verme” anlamında da kullanılmaktadır.
Hz. Peygamber, Cebrâil’le aralarındaki bir konuşmayı içeren, bu sebeple “Cibrîl hadisi” diye bilinen bir hadisinde bu kavramı, “İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir; çünkü her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da O seni görmektedir” şeklinde açıklamıştır (Buhârî, “Îmân”, 37). Bu açıklamada ihsan kavramı, “ibadeti en iyi şekilde yapma” anlamında özel bir terim olarak kullanılmıştır.
Ancak ihsan daha genel olarak, “iyi niyet ve ihlâsla, bütün işlerin en hayırlısını ve en güzelini en iyi şekilde yapma” anlamında bir ahlâk terimi olarak kullanılır. Kur’an-ı Kerîm’de bu şekilde iyi işler yapanlar, sık sık “muhsin” ve “muhsinler” şeklinde anılarak övülmektedir.
Ahlâk alimleri, “Allah size adalet ve ihsanı emreder” (Nahl 16/90) meâlindeki âyeti de dikkate alarak, adaleti başkalarının haklarını ihlâl etmemeyi gerektiren, ihsanı da –buna ek olarak– başkalarının yararı için kendi haklarından fedakârlık etmeyi, onlara iyilik etmeyi sağlayan bir erdem olarak açıklamışlardır. İslam alimleri, ihsanı, düşünce, söz ve davranışta en güzeli aramak; güzel insan olmak, ahlakı güzel Müslüman olmak şeklinde tanımlamıştır. Dolayısıyla güzellik, doğruluk ve iyiliği de kapsar.
Konumuz olan âyetteki muhsin kelimesinin, yukarıdaki hadiste işaret edilen “Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etme, ibadeti en iyi ve en güzel şekilde yapma” anlamına uygun bir mana taşıdığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak cennete girebilmek için inançların ve düşüncelerin kesin kanıtlara dayandırılması, ayrıca insanın Allah’a iman edip yüzünü O’na çevirmesi, bütün benliği ve varlığı ile, tam bir içtenlikle O’na teslim olması, hem bedeni hem de kalbiyle O’na kulluk etmesi, kısaca samimi bir dindar olarak Allah’ın hükümlerine teslim olması gerekir. Bu teslimiyeti........
© Haber7
