Aydın seferberliğinde üniversiteler
2025 Kurban Bayramı arafesinde çeşitli İslam ülkelerinden yüksek lisans ve doktora öğrencileriyle Özel Sahrayıcedit Yükseköğrenim Erkek Öğrenci Yurdu’nda buluştuk..
Bu buluşmaya dair bir önceki "İslam ülkelerinden doktora öğrencileriyle buluşma..” başlıklı yazıda Türkiye’deki uluslararası öğrencilerin problemlerini anlatmış; bazı çözüm önerilerinde bulunmuştum.
Bu yazıda, büyük bölümü soru cevap şeklinde geçen sohbette müzakere edilen konuları ve konuşulanları aktaracağım.
Ele alınan meseleler, zaman, mekan ve aksiyon çerçevesine yerleştirilecek olursa; İslam milletinin tarih bilincini yitirmesi ve İslam ülkesinin parçalanmışlığı ve dağınıklığı, ümmetin İslam aksiyonu ihtiyacı gibi başlıklar altında toplanabilir.
TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİĞİ
Kabe’de durup dünyaya bakıldığında, İslam ülkesinin lokasyonunun dünyanın merkezi olduğu görülmektedir. Tarih boyunca bu böyle olmuştur.
En eski medeniyetlerin ve üç semavi dinin, İslam, Hristiyanlık ve Museviliğin doğduğu, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan stratejik bölge olan Ortadoğu ve onun kalbi olan Türkiye, tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olmuştur.
Türkiye’nin güneyinde Arabistan Yarımadası’nın kuzeyindeki Basra Körfezi ve Hind-Pasifik’i doğu Akdenize bağlayan koridor, jeopolitik olarak dünyanın merkezidir. Kur’an-ı Kerim’de Rum Suresi’nin başında bölge ‘fi ednel arz / yeryüzünün merkezi, her yere en yakın noktası’ olarak tanımlanmıştır. Hz. İbrahim aleyhisselam ve soyu bu bölgede peygamberlik görevini yerine getirmiştir. Peygamberimiz sallahu aleyhi vesellem de tüccar olarak bu bölgede peygamberlik görevini ifa etmiştir. Bugün Fas’tan Çin’e kadar uzanan büyük İslam ülkesi, dünyanın orta kuşak bölgesini oluşturmaktadır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren geliştirilen ve dünya hakimiyetini hedefleyen jeopolitik teorilere göre Ortadoğu adı verilen İslam ülkesi, Afroavrasya ana kıtasının merkezini ve kesişim alanını oluşturur.
Kara jeopolitiği açısından bakıldığında dünya hakimiyetinin tesisi için Avrasya'ya, (Karadeniz, Hazar, Hind-Pasifik ve doğu Akdeniz arasındaki bölgeye) hakim olmak gerekmektedir; dolaısıyla Türkiye, Avrasya kuşağının merkezinde bulunmaktadır.
ll. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye ve İslam ülkesine yönelik stratejilerini etkileyen bir görüş, Türkiye-lrak-İran-Pakistan-Afganistan kuşağına hakim olan gücün Avrasya'ya, Avrasya'ya hakim olan gücün de dünyaya hakim olacağı tezidir.
Deniz jeopolitiği açısından da Türkiye ve İslam ülkesi, deniz eksenli güçlerin Afroavrasya stratejilerinin merkezinde bulunmaktadır. Türkiye, hiç şüphesiz İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi deniz ağırlıklı strateji güden güçler için rakip güçlerin hakimiyetine bırakılmaması gereken bir savunma hattıdır ve aynı zamanda Avrasya içlerine ve kıyı denizlerine yönelik stratejik egemenlik için gerekli bir üs konumundadır. Dünyada birinci derecede önemli dokuz stratejik deniz geçiş yolundan beşi (İstanbul ve Çanakkale boğazları, Süveyş Kanalı, Aden ve Hürmüz geçişleri) bu bölgede yer almaktadır.
Hava jeopolitiği bakımından da Türkiye ve Ortadoğu merkezi bir konumda bulunmaktadır.
Dolayısıyla İslam ülkesinin parçalanmış olmasının arka planında sözkonusu jeostratejik konumu vardır.
TARİHİ DERİNLİK
Ortadoğu'yu stratejik açıdan önemli kılan bir diğer faktör tarihi derinliğin oluşturduğu jeokültürel özelliklerdir. İnsanlığı etkileyen en köklü dini ve kültürel oluşumlar Ortadoğu'da zuhur etmiş, bölge tarihin ilk zamanlarından itibaren medeniyetlerin ve semavl dinlerin beşiği olmuş, diğer bölgelerde gelişen çeşitli........
© Haber7
