Araştırmalar diyor ki: Televizyon hala 'sihirli kutu' olmaya devam ediyor
Bizim gibi yayıncılık alanında boy gösterenleri daha fazla alakadar eden bir takım ‘ezberler’ var malum.
Televizyonların artık bir geleceğinin olmadığı/kalmadığı, yeni nesil medya araçlarının sektörün ‘Hegemon gücü’ haline geldiği tezi üzerinden sürümde tutulan ezberler bunlar.
Buna benzer başka meselelerde de olduğu gibi, çoğunlukla gençler üzerinden (En fazla o şekilde ikna edici olacağı düşünüldüğü için olsa gerek) yürütülen varsayımlar.
Şu türden varsayımalar:
-Televizyon artık miadını doldurdu, devrini kapatıyor.
-Bir zamanların sihirli kutusu, yerini önce internete, sonra da sosyal medya ve dijital dünyaya kaptırdı.
-Artık kimse televizyon izlemiyor, hele hele gençler hiç.
(Şimdi hatırladım da…
15 sene kadar önce Ankara’da katıldığım bir RTÜK toplantısında bir haber kanalının yöneticisinden “Gençler artık televizyon izlemiyor, herkes internette” şeklinde bir cümle işitmiştim de o zaman da bu cümleyi çok garipsemiştim.)
Peki gerçekler öyle mi?
TİAK (Televizyon İzleme Araştırmaları Komitesi) tarafından geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan ve benim de katılarak ilgiyle takip ettiğim bir kahvaltılı toplantıda dinlediklerim ve gördüklerimden sonra, (ekrana yansıtılan verileri kast ediyorum) ezberciliğin ve genelleştirici fikir/zikirlerin, insanları nasıl da yanlış ‘algılara’ yönlendirebileceğini bir kere daha fark ettim.
Her zaman söylerim:
Olgular her zaman algılara galebe çalar.
Bugün ya da aynı gün olmayacaksa da ertesi gün yahut, bir gün bunun böyle olması mukadderdir.
REKLAMCILIKTA TELEVİZYONUN GÜCÜ VE VAZGEÇİLMEZLİĞİ
TİAK toplantısı “Biraz da gerçeği konuşalım” başlığı üzerinden yapıldı.
Algılar yerine biraz da........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d