Raşit Küçük Hoca ile hayat hikayesini konuştuk - 18
Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim insanlarımızdan Prof. Dr. Raşit Küçük Hoca, Hadis konusu başta olmak üzere çok yönlü bir alim olarak birçok alana damgasını vurmuş, mebzul miktarda insan yetiştirmiştir.
Bugün ülkemizi yöneten en üst düzeydeki şahısların gerek yetişmesinde, gerekse onlara danışmanlık yaparak yönetme başarılarında önemli pay sahibidir. Hocanın hayat hikayesine dair kendisi ile yaptığımız konuşmalarımızı yani hayat hikayesini burada her pazar sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Hoca ile yaptığımız bu konuşmalarımızı, “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adı ile Hayat Yayınları kitap olarak yayımladı.
Yine bu fakir kardeşiniz Hoca’nın panel, makale ve bilimsel yazılarını toparlamaya çalıştım, o da Hayat Yayınlarından kitap olarak çıktı.
İnşallah bu vesile ile kitaplar gündeme gelir ve umuyor, diliyoruz ki, Hocamızın; Türkiye’nin en ücra köylerinden birinden başlayan, başarılarla dolu hayat hikayesi genç nesillerimize yol gösterici olsun.
ÇOBANLIĞIM ve AVCILIĞIM
FK: Allah, bu güzel memleketimizi ve insanımızı böyle felaketlerden, cahillik ve düşmanlıklardan korusun, gerçekten oldukça üzücü.
RK: Evet bunlar çok üzücüdür. O sebeple ben biraz konuyu değiştireyim, avcılığımdan ve çobanlığımdan bahsedeyim.
FK: Elbette buyurun lütfen.
RK: Özellikle İmam Hatip talebesiyken çok keklik avlıyorduk. Köyde üçüncü, dördüncü sınıftan itibaren bize silah atmayı öğretirler. Önce hedefler gösterilir, nişan alarak av yapmamız öğretilir. Tavşan avı olur, keklik avı olur. İşte ne bileyim efendim, ben hiç çıkmadım ama domuz avı yaparlar. Domuzlar tehlikelidir, sürek avı derler ona, onları köyün çevresinden bertaraf ederler, bir kısmını vururlar, bir kısmını başka yerlere sürerler. Av alışkanlığım uzunca süre devam etti. Yüksek İslam Enstitüsü’ne hoca olduğum zamana kadar avcılık yaptım, dağlarda çok dolaştım. Büyük bir zevk demeyeyim ama önemli bir spordur.
Çocukluk yıllarımızda ayrıca keçilerimizi, oğlakları, ineklerimizi dağlara götürüp bırakır gelirdik, onlar kendi dönerdi akşam.
Bazen de keçi, koyun güderdik. “Kişik” derler köyde.
Herkes sıra ile yapardı. Mesela kaç koyunun........
© Haber7
