menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Emevi Camii ve Üstad Said Nursi’nin Hutbesi

19 1
23.03.2025

27 Aralık 2024 günü Halep’in küçük ilçelerinden biri olan İdlip’ten başlayan, bir hafta içinde Suriye’nin tamamına yakınını, bu arada başkent Şam’ı ele geçirerek büyük bir zafer kazanan Türkiye destekli halk devrimi, 61 yıl sonra kanlı Suriye rejimini bitirdi.

Adeta bulutların ve gökyüzündeki sislerin dağılması, güneşin ortaya çıkması gibi zulümleriyle bilinen Esedlerin devrilmesiyle birlikte Emevi Camii adı da yaygın bir şekilde duyulmaya başlandı.

Eski adıyla Dımaşk’da yani Şam’da bulunan Emevi Camii tarihi özellikleri bakımından son derece büyük önem taşımaktadır.

Tarihi milâttan önce birinci yüzyıla kadar giden cami, Hz. Yahya mabedinin yerine inşa edilmiş.

Miladi 635 yılında Dımaşk’ın Romalılardan alınıp fethedilmesi üzerine meşhur sahabelerden Hz. Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın gözetiminde camiye çevrilmiş.

İlk kez İslam Dünyasında yakınında umumi helalar bulunduran bu muhteşem eser, 700'lü yılların başında, Emevî Halifesi Velîd b. Abdülmelik tarafından milyonlarca dinar harcanarak bugünkü haliyle inşa edilmiş.

Emeviler, Selçuklular, Zengîler ve Eyyûbîler dönemlerinde sosyal ve dinî hayatın merkezi olan ve kısa bir süre İmam Gazzali’nin de ibadet ettiği için kutsal sayılan bu caminin yanında Hz. Yahya ve Kudüs Fatih’i Selahaddin Eyyubi’nin kabirleri bulunmaktadır.

Osmanlı Sultanlarından Yavuz Sultan Selim, caminin masrafları için çok sayıda iş yeri hatta köy ve mezra vakfetmiş.

İlk yıllardan itibaren devletin ileri gelenleri Emeviyye Camii’nde namaz kılmaya özen göstermişler.

Cami hakkında geniş bilgi almak isteyenler TDV İslam Ansiklopedisinde Talip Yazıcı ve Ahmet Özel’in kaleme aldıkları "Emeviyye Camii" maddesine bakabilirler.

Biz de Şam ve Emevi Camii'nin yoğun bir şekilde gündemde olduğu bu günlerde, böyle çok önemli bir camide konuşma yapmak üzere yüz kişilik bir ilim ve din insanı ulema tarafından Şam’a davet edilen Üstad Said-i Nursi'nin yaklaşık on bin kadar dinleyiciye Arapça olarak hitap ettiği hutbeyi köşemize taşımak istedik.

1911 yılında ve Üstadın otuzlu yaşlarında olduğu zaman yapılan bu konuşma hem günümüze birlik, beraberlik ve kardeşlik bakımından ışık tutmakta hem de içerik olarak çağımızın önemli sorunlarını dile getirmektedir. Daha sonra Üstadın kendisinin Türkçeye çevirdiği bu konuşma altı başlık altında toplanmış. Bizim kısaca değineceğimiz konuşma, yıllar içinde yapılan şeylerle birlikte bakıldığında kitaplık çapta faydalı bir eser niteliğindedir.

Asıl adı “Hutbe-i Şamiye” olan bu konuşmaya başlarken üstad Said Nursi burada konuşmaya ehil olmadığını, camide bulunan yüze yakın alim insanın yanında kendisinin bir talebe mesabesinde olduğunu dile getirerek mütevazı bir giriş yapar:

“Ey bu Cami-i Emevî’de bu dersi dinleyen Arap kardeşlerim!

Ben haddimin fevkinde bu minbere ve bu makama irşadınız için çıkmadım. Çünkü size ders vermek haddimin fevkindedir. Belki içinizde yüze yakın ulema bulunan cemaate karşı benim misalim, medreseye giden bir çocuğun misalidir ki o sabî çocuk, sabahleyin medreseye gidip okuyup akşam da gelip okuduğu dersini babasına arz eder”.

Daha sonra, İslam Dünyasının, Batının teknik gelişmeleri karşısında yenik düşmesini hastalık olarak niteleyerek, bu hastalıklarımızı........

© Haber7