Evlat, babanın sırrıymış
Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu, bayram sabahı kendine göre dua, yine kendi ifadesi ile ‘beddua’ olarak kabul edilebileceğini belirttiği ifadeler yakın zamanda beddua edenlerin akıbetlerini anımsattı ister istemez…
Konu teoloji, yani din üzerinden ele alındığı için bu bahse biraz teolojik yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum.
Beddua hakkında kaynaklarda belirtilen hususlarda, geçmişte beddua edenlerin hazin sonlarına şahitlik edenlerin anlatıları yoğun olarak karşımıza çıkıyor.
“Beddua edildikten sonra önce göğe çıkar, gök kabul etmez, yere iner, toprak kabul etmez, toprak da kabul etmeyince sahibine döner” şeklinde nakledilir.
Tıpkı FETÖ Elebaşı Fetullah Gülen’in “evlerine ateşler düşsün” şeklinde ettiği bedduaların sonucunda olduğu gibi…
Ekrem İmamoğlu’nun babası ve halihazırda el konulan şirketinin yüzde 40 ortağı olan 71 yaşındaki Hasan İmamoğlu’nun ağzından duyduğumuz bedduayı da daha önce hiç duymamıştım.
Kinini dibine kadar hissettiren bir beddua idi…
"Bizi bu kadar perişanlığa sürükleyenler, çoluk çocuğunun ciğerinden et yiyerek iyileşmeye uğraşsın ve iyileşemesin."
Şuraya bakar mısınız…
İçerisinde canilik, yamyamlık gibi bizim toplumumuzla, dini değerlerimizle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan bir arzu…
Öncelikle şunu belirtelim…
Hasan İmamoğlu’nun ifadelerinde “Bizi bu kadar perişanlığa sürükleyenler” vurgusuyla belirtilen özne kim olabilir?
Savcılığın kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendirdiği iddialara bakıldığında; perişanlığa sürükleyen isim Ekrem İmamoğlu’ndan başkası değil…
Bedduanın edene dönme ihtimalinden bağımsız olarak düşündüğümüzde bile döneceği yer kendi ‘evladı’ ve........© Haber7
