Türkiye’nin Kamu Diplomasisi: İletişim Başkanlığı
Osmanlı’nın mektuplaşma, sefir gönderme ya da dini ve kültürel temsil yoluyla kurduğu temaslar, kamu diplomasisinin geleneksel örnekleri arasında yer alır. Dolayısıyla, kamu diplomasisi sadece modern döneme ait bir iletişim stratejisi değil; devlet aklının, halklar arası güven inşa etme çabasının tarihsel bir tezahürüdür.
Günümüzde ise kamu diplomasisi, sadece mesaj iletmekten öteye geçmiş; kimlik inşası, ulusal anlatının güçlendirilmesi ve küresel düzeyde meşruiyet üretimi gibi çok boyutlu işlevler üstlenmiştir. Artık devletler sadece ne söyledikleriyle değil, nasıl ve kim aracılığıyla söyledikleriyle de değerlendirilmektedir. Dijital çağın hızla dönüştürdüğü medya ortamında, bilgi akışı merkeziyetsizleşmiş; bu durum kamu diplomasisini stratejik bir zorunluluk haline getirmiştir. Sahte haberler, algı operasyonları, dezenformasyon ve dijital saldırılar gibi tehditler, devletleri kendi anlatılarını sistematik biçimde üretmeye ve savunmaya sevk etmektedir.
Türkiye, bu dönüşüme tepkisel değil, stratejik bir perspektifle yaklaşmış nadir ülkelerden biridir. Kamu diplomasisinin sadece kriz anlarında devreye giren bir araç olmadığını, aksine sürdürülebilir bir dış politika aracı olduğunu kavramış; bu bağlamda kurumsal kapasitesini geliştirmeye yönelmiştir. 2000’li yılların ortalarından itibaren, Türkiye'nin dış politikasında daha etkin, çok boyutlu ve değer temelli bir yaklaşım benimsemesi, iletişim faaliyetlerine de yansımıştır. Bu dönem, kamu diplomasisinin yalnızca hükümet politikalarını anlatma gayreti değil, aynı zamanda Türkiye’nin tarihsel birikimini, insani diplomasi vizyonunu ve küresel meselelere dair duruşunu aktarma çabası olarak da görülmelidir.
İşte bu anlayışla Anadolu Ajansı'nın uluslararasılaşması, TRT'nin küresel yayıncılığa açılması ve en nihayetinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın kurulması, Türkiye'nin kamu diplomasisini kurumsal temele oturtma kararlılığının göstergesidir. Bu kurumlar, sadece bilgi ileten değil, aynı zamanda anlam üreten, anlatı kuran ve Türkiye'nin medeniyet perspektifini yansıtan yapılardır. Türkiye’nin yükselen bölgesel ve küresel etkisiyle uyumlu olarak, bu kurumsal yapılanma da kamu diplomasisinin geleceğine yönelik kararlı ve özgüvenli bir vizyonun ifadesidir.
İletişim Başkanlığı: Stratejik Söylem Üretimi ve Kurumsal Koordinasyon
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, yalnızca bir halkla ilişkiler ya da basın organı değil; Türkiye’nin küresel ölçekte kendi anlatısını inşa etme iradesinin kurumsallaşmış hâlidir. 2018 yılında kurulan bu yapı, Türkiye'nin iletişim stratejilerinin merkezî olarak koordine edilmesi, kurumlar arası söylem birliğinin sağlanması ve Türkiye markasının ulusal çıkarlarla uyumlu biçimde temsil edilmesi gibi temel hedefler üzerine inşa edilmiştir. Esasında İletişim Başkanlığı’nın varlığı, Türkiye’nin sadece gerçekleri savunmakla yetinmeyip, kendi hakikatini, tarihsel hafızasını ve medeniyet perspektifini küresel ölçekte aktarma iradesini simgeler.
Modern çağın bilgi savaşlarıyla şekillenen ortamında, anlatı üretimi en az diplomatik müzakereler kadar kritik hale gelmiştir. Bu bağlamda İletişim Başkanlığı, dijital platformlarda yürüttüğü kampanyalar, uluslararası kamuoyuna yönelik hazırladığı çok dilli yayınlar ve kriz dönemlerinde sunduğu stratejik iletişim mesajlarıyla, yalnızca reaktif değil, aynı zamanda proaktif bir duruş sergilemektedir. Özellikle dijital dezenformasyonun sistematik olarak Türkiye’ye yöneldiği dönemlerde (örneğin Suriye krizi, Karabağ Savaşı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreçler), Başkanlık, veriye dayalı anlatılar geliştirerek hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin pozisyonunu meşru zeminde savunabilmiştir.
İletişim Başkanlığı'nın kamu diplomasisindeki en ayırt edici rolü, devletin kurumsal hafızasını dijital çağın gereklerine uygun bir şekilde........
© Haber7
