İstihbarat diplomasisi ve yeni bölgesel mimari: Süveyda krizi örneği
Küresel diplomasinin biçim değiştirdiği, savaş ile barış arasındaki sınırların muğlaklaştığı bir çağda, istihbarat artık yalnızca bilgi toplama veya gizli operasyon yürütme pratiği olmaktan çıkmıştır. Modern devletler için istihbarat, dış politika yapımının asli bir bileşeni, hatta kimi durumlarda tek geçerli iletişim dili hâline gelmiştir. Özellikle çatışma bölgelerinde, resmî diplomatik temsilcilerin karşılıklı meşruiyet sorunu yaşadığı durumlarda; istihbarat birimleri, krizlerin önlenmesinde ya da yönetilmesinde ön safa geçmektedir. Bu dönüşüm, artık “istihbarat diplomasisi” adını verdiğimiz yeni bir kavramla tanımlanmakta, uluslararası ilişkilerin yeni dili olarak şekillenmektedir.
İstihbarat diplomasisinin en belirgin özelliği, hızlı, esnek ve doğrudan olmasıdır. Klasik diplomatik süreçlerde bir muhatapla temas kurmak haftalar, hatta aylar sürebilirken; istihbarat yetkilileri çoğu zaman protokol zincirlerine bağlı kalmaksızın hareket edebilir. Bu, kriz anlarında zamanla yarışan devletler için hayati bir avantajdır. Süveyda örneğinde olduğu gibi, diplomatik temsilciler sahada kabul görmezken; istihbarat aktörleri, yerel liderler ve rejim mensuplarıyla doğrudan ilişki kurarak süreci yönetebilir.
Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış politika çizgisi, bu yeni diplomasi biçimini kurumsallaştıran örneklerden biridir. Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT), yalnızca güvenlik odaklı operasyonlar değil; aynı zamanda kriz yönetimi, arabuluculuk ve diplomatik arayüz üretimi gibi alanlarda da etkin bir araç hâline gelmiştir. Libya’dan Karabağ’a, Ukrayna-Rusya savaşındaki tahıl koridoru mutabakatından Afrika’daki sessiz temaslara kadar pek çok örnekte bu model başarıyla uygulanmıştır. Süveyda’daki kriz ise bu modelin, sahadaki........
© Haber7
