İsrail’in vekil aktör stratejisi bağlamında Dürzi topluluğunun konumu
Süveyda, Suriye'nin güneyinde, tarih boyunca kendine özgü sosyal yapısı ve mezhepsel bileşenleriyle öne çıkan bir coğrafyadır. Antik çağlardan beri yerleşime açık olan bu bölge, Osmanlı döneminden itibaren özellikle Dürzi topluluğunun nüfusça yoğunlaştığı bir merkez hâline gelmiştir. Bugün dahi, Suriye içindeki etno-mezhepsel haritanın en homojen bölgelerinden biri olma özelliğini korumaktadır.
Dürzi topluluğu, 11. yüzyılda Fatımi halifesi el-Hakim bi-Emrillah döneminde İsmailîlik’ten ayrılarak kendine özgü bir inanç sistemi geliştiren kapalı bir mezhebi kimliğe sahiptir. Suriye’nin yanı sıra Lübnan, İsrail ve Ürdün’de de varlık gösteren bu cemaat, tarihsel olarak “takiyye” ilkesine dayalı bir varoluş stratejisi geliştirmiştir. Bu strateji, hem hayatta kalma hem de gerektiğinde siyasal manevra yapabilme kabiliyeti açısından topluluğa benzersiz bir esneklik sağlamıştır. Özellikle Osmanlı’nın merkeziyetçilik politikalarına karşı zaman zaman silahlı ayaklanmalarda bulunan Dürziler, Tanzimat reformlarına da kuşkulu yaklaşmış; 19. yüzyıl boyunca Lübnan ve Güney Suriye'deki ayaklanmaların çoğunda aktif rol üstlenmişlerdir.
Fransız mandası döneminde (1920–1946) Süveyda ve çevresi, Dürzi lider Sultan el-Atraş’ın önderliğinde büyük bir direnişin merkezi olmuştur. 1925'teki Büyük Suriye İsyanı, hem Fransız sömürgeciliğine karşı hem de yeni kurulan merkezi otoritenin mutlakiyetçi doğasına karşı bir başkaldırı niteliği taşımaktadır.
Bağımsız Suriye Cumhuriyeti döneminde, özellikle Hafız Esad’ın 1970 sonrası otoriter rejimi altında, Dürzi topluluğu devletle ihtiyatlı bir ilişki sürdürmeyi tercih etti. Siyasal partiler ve istihbarat kurumlarında sınırlı düzeyde temsil sağlansa da,........
© Haber7
