Direnişin sosyolojisi, ihanetin anatomisi: 15 Temmuz’un 9. yılında devlet, toplum ve güvenlik
15 Temmuz 2016 gecesi, sadece bir darbe girişiminin değil, aynı zamanda Türk siyasal hayatında sivil siyasetin tarihsel olarak geçirdiği sınavlardan birinin zirve noktasına ulaştığı andı. Bu kalkışma, demokratik siyasetin kurumsal meşruiyetini hedef almanın ötesinde, doğrudan seçilmiş iradenin tasfiyesini ve anayasal düzenin askıya alınmasını amaçlamaktaydı. Bu yönüyle girişim, klasik askerî vesayet biçimlerinden farklı olarak, sivil kurumlara da içeriden sızmış, kılık değiştirmiş bir tehdidin eylemiydi.
Türkiye’de uzun yıllar boyunca devletin üzerinde dolaşan vesayet gölgesi, siyasi iradeyi kısıtlayan, millet iradesini şarta bağlayan ve çoğu zaman “milli güvenlik” gibi kavramların arkasına saklanarak sivil alanı daraltan bir pratik üretmiştir. Ancak 15 Temmuz, bu vesayet geleneğinin bir devamı olmaktan çok, onun radikalleşmiş ve gizli biçimde kurumsallaşmış bir türevidir. Çünkü bu girişim, sadece askeri bürokrasi içinden değil; yargı, emniyet, istihbarat ve sivil toplum kılıfı altındaki unsurlar aracılığıyla şekillendirilmiş bir iç organizasyonun sonucudur. Bu gerçeklik, siyasi kurumların krizi ne ölçüde yönettiği kadar, bu tehdidi önceden nasıl göremediği veya görmezden geldiği sorularını da gündeme getirmiştir.
Darbe girişimi aynı zamanda, Türkiye’deki yönetim modelinin dayanıklılığına ve dönüşüm kapasitesine dair de önemli ipuçları sunmuştur. 15 Temmuz sonrasında başlatılan yapısal reformlar ve 2017’deki anayasa değişikliğiyle geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, bir yönüyle bu kriz anında yaşanan koordinasyon eksikliklerine karşı geliştirilen kurumsal refleksin ürünüdür. Yürütmenin merkezileştirilmesi, emir-komuta zincirinin sivilleştirilmesi ve güvenlik kararlarının hızlı alınabilir hâle getirilmesi, bu dönüşümün temel gerekçeleri arasında yer almıştır.
SOSYOLOJİK PERSPEKTİF: TOPLUMUN DİRENİŞ REFLEKSİ
15 Temmuz gecesi yaşananlar, yalnızca bir güvenlik krizi ya da siyasal kalkışma olarak değil, aynı zamanda benzersiz bir toplumsal seferberlik örneği olarak da değerlendirilmelidir. Türkiye tarihinde ilk kez halk, doğrudan ve kitlesel biçimde bir darbe girişimine karşı fiziki ve psikolojik direnç........
© Haber7
