menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cehalet ile ihanetin ortaklaşması…

11 0
06.07.2025

Büyüklerimiz cehaletin bilmemek değil, bilmediğini bilmemek olduğunu söylemişlerdir. Buna göre cehalet ilkiyle bilmeye durmanın bir yoluyken, ikincisiyle bilmeye ilişkin tüm yolların kapatılması demektir.
İkinci husus dilimizdeki at gözlüğü takma deyimiyle ifade edilen kendini bilgiye kapatmanın fevkinde -bilinçli olarak seçilmiş- bir körleşmeye işaret etmekte ve onu siyasi bir tercih; beyinsel kısırlıkta, kuşatılmışlıkta mutlu olma vehmini doğuran bir dünya görüşü -ya da dünya görüşsüzlüğü- olarak öne çıkmaktadır.
Yakın zamanda bir derginin Peygamber Aleyhisselam ile Hz. Musa’nın imgelerini çizgiyle mizahileştirerek değersizleştirmeye kalkışmasının altında yatan da bu türden bir cehalettir.

Çünkü suret(lendirme) meselesi anlık olarak yani kafasına estiği anda bir şeyleri çiziktirerek eğlenmeye, eğlendirmeye indirgenemez. Bilakis bu mesele kökleri İslam’ın intişarına dayan bir meseledir. Zira o, İslam’ın tevhit inancını “Lâ ilahe illallah” lafzında toplamasına, Hıristiyanlığın -öncesinde çok belirgin olmayan- teslisi siyasileştirme ve bunu ikona yoluyla imgesel bir külte dönüştürme yöneliminin adıdır; teslis esaslı suret -ikona, imge- İslam inancıyla rekabet etmenin, Hıristiyanlığı tevhidin dışında konumlandırmanın dispozitifidir; Tanrı sözünü duyarak ve okuyarak değil, görerek içselleştirmedir.
Burada dispozitif kelimesini zikretmemizin nedeni, suret meselesinin inanıştan sonraki ilk safhasının ekonomik olmasındandır.
Ceren Ünal’ın tespitleriyle “Bizans sikkelerinde İsa’nın portresi ilk defa imparator........

© Haber Vakti