Sanki...
"Sanki seni boğar gibi... Sanki yeniden doğar gibi... Sanki zaman zaman ölür gibi... Acısını, çilesini çekmediysen..."
Size Sezen Aksu'nun "Büklüm Büklüm" şarkısından bahsetmeyeceğim, merak etmeyin. Sadece yazıma hangi başlığı atacağımı düşünürken aklıma geldiği için öylesine yazdım. Onun dışında yazacaklarımın sözkonusu şarkıyla herhangi bir alakası yok. Zaten oldum olası kişileri ve kurumları eleştirmemeyi kendime şiar edindim. Fakat buna rağmen "iktidarı eleştirmekten bıkmadın mı?" gibi tuhaf tepkilere maruz kalıyorum.
Biz şahit olduğumuz olaylara dün-bugün-yarın perspektifinde ve zihniyet odaklı bakıyoruz. Eğer sanata ve sanatçıya hak ettiği değer verilmiyorsa bunu söylemekten çekinmeyiz. Yıllar geçse de, yollar değişse de rollerin değişmemesini garipsiyoruz. Maalesef uzun yıllardan beri ülkemizin kültürel ve sanatsal zenginliği ihmal edildi. Sığ tartışmalarla ve fanatizmle yıllarımız heba oldu. Bu yüzden fikirlerimiz iktidarda değil.
İsterseniz geçmişten bazı örnekler vereyim. Hani bir zamanların meşhur sansür yasası olan Takrir-i Sükûn Kanunu'nu kimlerin çıkardığını sanki bilmiyoruz. Elaziz'in ismini Elazığ, Diyarbekir'in ismini Diyarbakır, Dersim'in ismini Tunceli diye kimlerin değiştirdiğini sanki hiç duymadık. İstiklal Mahkemeleri'nde suçsuz günahsız insanları kimlerin idam ettiğini de sanki hatırlamıyoruz.
Sivas'tan Ankara'ya gitmek için yola çıkan Âşık Veysel Şatıroğlu'nu yırtık pırtık kıyafetinden dolayı kimlerin Ankara'ya sokmadığını, hatta Osman Yüksel Serdengeçti'ye bile "Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilik ile komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız.........
© Haber Vakti
