menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ETİK EKONOMİ ANLAYIŞI

9 1
17.12.2025

Günümüz dünyasında ekonomi, yalnızca üretim, tüketim ve kâr maksimizasyonu üzerine kurulu bir sistem olarak değil, aynı zamanda insanlık değerlerinin, toplumsal adaletin ve sürdürülebilirliğin yansıdığı bir alan olarak da değerlendirilmeye başlanıyor. İşte bu noktada, “etik ekonomi anlayışı” kavramı giderek daha fazla önem kazanıyor. Etik ekonomi, bireylerin, işletmelerin ve devletlerin ekonomik kararlarında sadece finansal sonuçları değil; toplumsal sorumluluğu, çevresel etkileri ve ahlaki ilkeleri de dikkate almasını öngören bir yaklaşımı ifade ediyor.
Bugünün küresel piyasalarında rekabetin sertliği, üretim baskısı ve tüketim kültürünün yaygınlığı; çoğu zaman etik değerlere zarar verebiliyor. Hızla büyüyen sektörlerde maliyetleri kısmak adına çevreye verilen zarar, işçi haklarının ihlali, vergi kaçakçılığı ya da bilgi manipülasyonu gibi etik dışı uygulamalar, ekonominin kısa vadede kazanç sağlasa da uzun vadede güven ve istikrarı zedeleyen yüzünü ortaya koyuyor. Oysa etik ekonomi anlayışı, sürdürülebilir kalkınmanın ancak adalet, dürüstlük, insan onuru ve çevreye saygı temelinde gerçekleşebileceğini savunuyor.
Ekonominin Ahlaki Temelleri Yeniden Tartışılıyor
Etik ekonomi, aslında çok eski bir fikrin günümüz koşullarına uyarlanmış hâlidir. Adam Smith’in “ahlaki duygular kuramı” kitabında da vurguladığı gibi, piyasanın görünmez eli sadece çıkar üzerine değil, bireylerin vicdanı ve toplum yararı gözetilerek de yönlendirilmelidir. Ne var ki, 20. yüzyılın sonlarına doğru neoliberal politikalarla birlikte “ahlak” ve “değerler” ekonominin dışına itildi. Bu dönemde bireysel kâr maksimizasyonu, rekabetin mutlak üstünlüğü ve sınırsız tüketim ekonominin temel ilkeleri hâline geldi.
Ancak yaşanan finansal krizler, gelir adaletsizlikleri, çevre felaketleri ve sosyal eşitsizlikler, ekonominin değer temellerinden........

© Haber Gündemim