menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

VEFATININ 87. YILDÖNÜMÜNDE ATATÜRK’Ü ANLAMAK

7 21
09.11.2025

10 Kasım 1938…

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK…

Günlerden yine bir 10 Kasım, sözcüklerin boğazımıza düğümlendiği, gözlerimizin dolduğu, gurur ve hüznü aynı anda yaşadığımız bir gün. Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemediğim ömrünün her anını milletine adamış bir asker, bir komutan ve Türkiye Cumhüriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK. İşte, şu anda tamda kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir noktadayım.

Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnızca bir asker ya da devlet adamı olarak değerlendirmek, tarihe ve Türk toplumuna büyük bir haksızlık olur. O, bir düşünür, eğitimci, stratejist ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak hayata damga vurmuş bir önderdir. Selânik’te 1881 yılında dünyaya gelen Atatürk, genç yaşta Osmanlı ordusunda aldığı eğitimle Balkan Savaşları’nda, ardından özellikle Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği olağanüstü başarılarla yalnızca askerî dehasını değil, aynı zamanda milletine yol açıcı liderlik vasfını da tüm dünyaya göstermiştir. Ancak onun önemi yalnızca cephede kazanılan zaferlerle sınırlı değildir; Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde milletin direniş ruhunu örgütlemiş, Ankara’da temelleri atılan milli iradeyi, askeri ve siyasal plânda birleştirerek modern Türkiye’nin doğuşunu sağlamıştır. Böylece Atatürk, sadece bir komutan değil, aynı zamanda tarihsel bir dönüşümün öncüsü de olmuştur. Askerlikteki stratejik sezgi ve liderlik yeteneği, devlet adamı kimliğiyle birleşerek, çöküş halindeki bir imparatorluktan modern bir ulus devlete geçişin somut altyapısını oluşturmuştur. Cumhuriyetin ilanı ve “egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir” anlayışının bilinçlere yerleşmesi, onun ileri görüşlülüğünü ve siyasal vizyonunun büyüklüğünü........

© Günışığı Gazetesi