BİR YUVAYA SIĞAMAYAN HAYATLAR
Toplumlar, en zayıf halkalarına nasıl davrandıklarıyla medeniyet seviyelerini belirler. Bir çocuğun yalnızlığı, sadece onun değil, bir toplumun ortak sorumluluğudur. Türkiye’de çeşitli nedenlerle ailesinden kopmak zorunda kalan ve devlet koruması altına alınan çocuklar, görünmeyen ama derin bir sosyal gerçekliğin taşıyıcılarıdır. Sayıları yıldan yıla artmakta olan bu çocuklar için uygulanan politikalar, sadece bürokratik değil, ahlaki bir sınavdır. Bu hafta, Türkiye’de sosyal hizmet kurumlarında yetişen çocukların tarihsel gelişimini, mevcut durumunu ve geleceğe dair olasılıklarını incelerken; artan çocuk sayısına karşı geliştirilen sosyal politikaları ve bu bağlamda koruyucu ailelik uygulamasını, hem sürdürülebilir bir sosyal hizmet modeli hem de toplumsal bir sorumluluk anlayışı çerçevesinde ele alıyoruz.
Türkiye’de devlet destekli çocuk koruma sistemlerinin kökeni, Osmanlı’daki vakıf ve imarethane temelli geleneksel yapıya dayanır. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte bu yapılar daha kurumsal bir çehreye bürünmüş; özellikle 1960’lardan itibaren yetiştirme yurtları ve çocuk esirgeme kurumları yaygınlaşmıştır. Yetiştirme yurtları, savaş, yoksulluk, göç ve parçalanmış aile yapılarının artmasıyla birlikte çocuğu koruma amacı güden yapılar olarak tasarlanmış, ancak zamanla bu çocukların bireysel ihtiyaçlarından çok, sistemsel devamlılığı önceleyen mekanik kurumlara dönüşmüştür. 1980'li yıllarda yaklaşık 50 bin çocuk bu kurumlarda kalıyordu. Ancak bu kurumlar, “çocuğu koruma” amacını zamanla kaybederek, kalabalık, duygusal bağdan yoksun ve bireyselleşmenin imkânsız olduğu yapılara dönüşmüştür. Türkiye’de hâlâ binlerce çocuk, kimliğini “devletin çocuğu” olarak tanımlamak zorunda kalmaktadır. Bu etiket, sadece bir statüyü değil, çoğu zaman dışlanmayı, damgalanmayı ve yoksunluğu beraberinde getirmektedir.
2005 yılında Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yeniden yapılandırılmasıyla birlikte, kurumsal bakım anlayışından ev tipi bakıma geçiş süreci başlamıştır. Sevgi Evleri, Çocuk Evleri ve Çocuk Destek Merkezleri bu dönüşümün ürünleridir.........
© Günışığı Gazetesi
