menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

EVLATLARIMIZI KORUMA İÇGÜDÜSÜ KUTSALDIR.

15 0
22.10.2025

Bir bebeğin çığlığına koşmak, karanlıkta elini tutmak, hasta olduğunda başucunda beklemek, bütün bunlar anne-babanın en saf, en insanî duygularıdır. Ama bu duyguyu öyle bir biçimde yaşatıyoruz ki, iyi niyetimiz bile evlatlarımızın üzerine bir fanus gibi iniyor; onları koruyoruz sanıyoruz ama aslında ellerinden yaşamı, öğrenmeyi, kendine güvenmeyi alıyoruz. Onları sevmekle, onları hayatın dışına hapsetmek arasındaki ince çizgiyi her gün biraz daha bulanıklaştırıyoruz.

‎Fanusun içinde bir çiçek gibi düşünün çocuğu: çok narin, çok korunmaya muhtaç görünen bir şey.

‎Biz, rüzgârın biraz esmesine bile tahammülü olmayan bir koruma sağlıyoruz. Okul yolunda yalnız yürümesine izin vermiyoruz, küçük düşmelerine gülmüyor, hata yapmasına fırsat tanımıyoruz. “Düşerse ağlar” diye korkuyoruz, “yanlış yaparsa incinir” diye durduruyoruz.

‎Ben de iki çocuk büyüttüm, bunları yaptım. Uyardılar yine de yaptım.

‎Ama çok geç belki ama dinlemediğime pişman oldum.

‎Ki çoğunlukla hatalarıyla yüzleştirmeme rağmen.

‎Öğrenmenin en sağlam yollarından biri küçük düşmeler, hatalar ve onları takiben gelen kendi başına toparlanma deneyimleridir. Biz onların önüne her engeli kaldırdıkça, onlar da kendi ayaklarına basmayı unutuyorlar.

‎Velilerime "Bırakın çocuklar üzülsünler, yanılsınlar, yorulsunlar hayatı böyle öğrenecekler, yoksa bir gün birileri daha kötü üzer. "diyorum.

‎Bu abartılı koruma birkaç biçimde ortaya çıkar ve her biri sessizce zarar verir. Çözümler var tabiki.

‎İlki; çocuğun bisiklete binmeyi öğrenirken düştüğünde aldığı hafif acı, bir dahakinde kalkıp devam etmesini öğretir. Biz çocuğun........

© Günışığı Gazetesi