ÇIĞLIKLARI DUYABİLDİNİZ Mİ?
İçim parçalanıyor. Her yangın haberinde yüreğimde bir şey eksiliyor. O alevlerin içinde sadece ağaçlar değil; hayvanlar, böcekler, kuşlar, sürüngenler, hatta insanın geçmişi yanıyor.
Televizyonda izlediğimiz, sosyal medyada gördüğümüz yangın görüntülerinde yalnızca alevleri değil, onların içindeki sessiz çığlıkları da görüyorum.
Oradaki bir ağacın çığlığı geliyor kulağıma, dalında sallanan bir serçenin kanadında tutuşan korkuyu hissediyorum.
Bir kirpinin kaçmaya çalışırken geride bıraktığı yavrularının çaresizliğini, bir yılanın kıvrıla kıvrıla kurtulmaya çalışırken yitip gidişini, bir kaplumbağanın o yavaş bedeninin hızla yanan toprağa nasıl yenik düştüğünü düşünüyorum.
Ben yardım edemiyorum, içim parçalanıyor. Orda olmak, yangın söndürme faaliyetlerine katılmak, canları kurtarmak istiyorum. Ama nafile gitsem de o alana sokmazlar biliyorum.
Gidip su dökemiyorum. Yanlarında olamıyorum. Ama yüreğimle oradayım. Her kıvılcımda içim yanıyor, her duman bulutunda gözlerim doluyor.
O ağaçlar birilerinin geçmişi, o kuşlar kim bilir kimlerin çocukluğunun melodisi, o toprakta gezinen böcekler yaşama dair küçük mucizelerdi. Ve şimdi, hepsi sessizce kül oluyor.
Yıllar sürecek bir iyileşme, belki de mümkün olmayacak bir........
© Günışığı Gazetesi
