menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ZEUS VE HERA: NARSİZM VE BAĞIMLILIĞIN İRONİK AŞKI

11 0
13.03.2025

Zeus’un doğuşu ve yükselişi, aslında tam da bugünlerde sıkça karşılaştığımız narsistik kişilik özelliklerinin antik bir formda gösterimi gibi. Bunu, mitolojik bir bağlamda ele almak, belki de biraz ironik bir yolla, eski Yunan’ın tanrılarının bile ne kadar benzer temalarla debelenmiş olduklarını görmek için harika bir fırsat. Düşünsenize, bir tanrı doğar, büyür ve en sonunda dünya üzerindeki her şeyi yönetmeye karar verir, ama arkasında hep bir içsel boşluk, bir tür “yetersizlik duygusu” vardır ki, bu onu sürekli olarak daha fazlasını istemeye iter. Zeus’un öyküsünü bu açıdan irdelemek, bir anlamda günümüz toplumunun egosu ve güce tapışıyla ne kadar paralel olduğunu görmek demek.

Zeus’un doğumuna gelirsek, işin içine biraz psikolojik analiz katarak, Kronos’un çocuklarını yutma davranışını “narsistik korkular” üzerinden okumanın oldukça keyifli olduğunu söyleyebilirim. Adam, tahtını kaybetme korkusuyla oğullarını yemeye başlıyor, çünkü her narsistin korkusu olan tek şey vardır: O egoyu kaybetmek. Bu noktada Zeus’un doğumunun bir isyan olduğunu görmek de çok anlamlı. Annesi Rhea’nın, Zeus’u gizleyerek, bir taş vermesi, adeta o eski gücün egosuna bir tür karşı duruş, bir başkaldırı gibi. Sonra ne oluyor? Zeus büyüyor, babasını devirmeye karar veriyor ve bir tanrı olarak evrenin tahtını ele geçiriyor. Bir başka deyişle, eski narsist bir figür yerine, yeni bir narsist figür doğuyor. Evet, Zeus’un egosu burada büyürken, aynı zamanda evrendeki her şeyin kontrolünü elinde tutma arzusunu da pekiştiriyor. Kim demiş, mitolojik tanrılar derin psikolojik problemlerden muaf diye?

Zeus’un yükselişi de tam anlamıyla bir narsistik zaferin simgesi. Tahtı ele geçirdiği andan itibaren kendisini yüceltmeye başlıyor, diğer tanrıları ve insanları kontrol etmeye çalışıyor, yani manipülasyonu hayatının bir........

© Günışığı Gazetesi