Tarihin İlk Paparazzisi
Tarih, genellikle zaferlerle, anıtlarla ve büyük liderlerin parlak imgeleriyle yazılır. Ancak bazen bir tarihçinin kalemi, o parlak kabuğun altındaki çürümüşlüğü öyle bir deşer ki, insanlık adına yüzümüz kızarır. İşte Suetonius’un On İki Sezar’ın Hayatı eseri tam olarak bunu yapıyor. Bu kitap, bir imparatorluğun görkeminin altında yatan sistematik zulmü, sapkınlığı ve gücün insan doğasını nasıl kemirdiğini gözler önüne seriyor.
Roma denince aklımıza lejyonların disiplini, hukuk sisteminin mükemmelliği ve muhteşem mimari gelir. Peki ya bir eşeğin içine dikilerek güneşte kavrulmaya bırakılan bir insanın çığlıkları? Ya da hatası yüzünden tüm birliği cezalandırılan askerlerin, yoldaşlarını kendi elleriyle taşlayarak öldürmek zorunda kalışı? Suetonius, işte bu çığlıkları tarihin sayfalarından bugüne taşıyan bir ses.
Güç, Ahlakı Nasıl Yutar?
İktidar mutlaklaştığında, ahlak genellikle ilk kurban olur. Roma imparatorları, dünyanın mutlak hakimleri olduklarını hissettiklerinde, ceza artık bir adalet aracı olmaktan çıkıp sadist bir zevk mekanizmasına dönüşmüş. Ölümü yavaşlatmak, acıyı bir sanat formu haline getirmek… Bunlar, sadece “korkutma” amacı taşımıyordu. Bu, gücün sınırsız olduğunu hem kurbanlarına hem de seyircilere kanıtlamanın bir yoluydu.........
© Günışığı Gazetesi
