Bir reklam filminde kadın modelin topuklu ayakkabılarla erkeğe “yukarıdan bakarken” bile nasıl “aşağıda” konumlandırıldığını hiç fark ettiniz mi? Ya da bir Hollywood filminde güçlü kadın karakterin aniden romantik sahnede topuklara ve elbiseye bürünüşünü? Moda, medya ve sinemanın el ele verdiği bu koreografi, toplumsal cinsiyetin nasıl “giydirilerek” inşa edildiğinin kanıtıdır.

Cinsiyetin Fabrikasyonu

Kadın bedeni, reklamlarda “tüketilebilir” bir estetik nesneye dönüştürülür: Topuklu ayakkabılar, dar elbiseler, makyaj... Tüm bunlar "bakılma lüksüne sahip olma" vaadi sunar.

Erkek bedeni ise “tüketen” konumdadır: Takım elbiseler, geniş omuz vurguları, koyu renklerle “kontrol eden güç” imajı yaratılır.

Beden dili çarpıcıdır: Kadın model, erkeğin kollarında hafifçe yükseltilir ama göz hizası asla eşitlenmez. Çünkü aşk pazarlanırken bile iktidar........

© Günışığı Gazetesi