KURGUSAL FİNALİ YAŞAMAK!
Bizi biz yapan değerlerimiz vardır. Aile kutsaldır. Hele anne? O, eli öpülesi bir figür, evin direği, her şeyin merkezidir! Anne ne derse o olur, çünkü anneni üzersen hayatın boyunca başına gelmedik kalmaz. Türk toplumunda her bireyin başarı yolculuğu, çok küçük yaşlarda belirlenmiş kurgusal finaliyle başlar. Biraz psikoloji bilenler bilir, Alfred Adler buna Kurgusal Finalizm der, bizse “ailenin senin için belirlediği mukaddes kader” diyelim.
Henüz çocukken kulağınıza fısıldanır: “Oğlum/kızım, sen büyüyünce doktor olacaksın!” Daha ne olduğunu anlamadan beyaz önlük giymeye hazırlanırsınız. Aslında belki de içinizde bir ressam yatıyordur ama kimin umurunda? Hayat, içsel arzularınızla değil, aile meclisinin uygun gördüğü meslek listesiyle şekillenir.
Özellikle erkek çocukları için durum daha da trajikomiktir. “Oğlum, bu evin direği sensin!” Daha beş yaşında, kâğıttan kule........
© Günışığı Gazetesi
