KORUMA KALKANI MI, TAHAKKÜM MÜ?
Sabah uyandığınızda aldığınız ilk karar gerçekten size mi ait? Kahvenizi nasıl içeceğinizden hangi kıyafeti giyeceğinize kadar, kararlarınızın kaç tanesi gerçekten sizin özgür iradenizin ürünü? Çocukluğunuzdan itibaren size neyin doğru, neyin yanlış olduğu öğretildi. Kimlerden uzak durmanız gerektiği, nasıl bir hayat kurmanız gerektiği defalarca söylendi. Peki ya tüm bunlar sizi korumak için mi, yoksa şekillendirmek için mi yapıldı?
Antik Romalıların meşhur bir sözü vardır: “Madem koruyorum, o halde emrediyorum.” Bu ifade, paternalizmin özünü anlamak için çarpıcı bir anahtar sunar. Tarih boyunca iktidar mekanizmaları, bireyin iyiliğini bahane ederek ona tahakküm kurma hakkını kendilerinde görmüştür. Devletlerden aile yapısına, toplumsal normlardan bireysel ilişkilerimize kadar paternalizmin farklı yansımalarını görmek mümkün. Peki, gerçekten korunuyor muyuz, yoksa görünmez iplerle hareketsiz bir kuklaya mı dönüşüyoruz?
İktidar ve Vesayet Anlayışı
İktidar, vatandaşları “kendi iyilikleri” için yönlendirdiği iddiasıyla paternalizmi meşrulaştırır. “Devlet baba” ve “Devlet büyüklerimiz” gibi söylemler, bireylerin karar alma süreçlerine yapılan müdahaleleri rasyonalize eder. Ancak bu anlayış, bireyin iradesini görmezden gelen ve toplumu edilginleştiren bir vesayet sistemine dönüşebilir. Devlet, vatandaşların yerine karar alırken, bireyin özgür iradesi ve sivil toplum alanı daralır. Devletin medyayı ve sosyal medyayı nasıl kontrol ettiği de bu süreçte önemli bir rol oynar. Medya, iktidarın sesi haline gelirken, sosyal medya da bireylerin kararlarını şekillendirebilecek, ancak bir o kadar da manipüle edilebilecek bir alan haline gelir.
Medya ve Sosyal Medyanın........© Günışığı Gazetesi
