EKONOMİK ZİNCİRLER VE ZİHİNSEL KALIPLAR
Düşünün: İçine doğduğunuz aile, sadece çocukluğunuzu değil, hayal gücünüzün sınırlarını da belirliyor olabilir mi? Ekonomik geri kalmışlık denildiğinde aklımıza gelen ilk şeyler eksik altyapı, düşük milli gelir ya da teknolojik yetersizlikler. Oysa asıl tahribat, cebimizdeki paradan çok zihnimizdeki sınırlarda yaşanıyor.
Yoksulluğun kronikleştiği toplumlarda, ekonomik statü zamanla psikolojik bir kimliğe dönüşür. İnsanlar ne giydikleriyle, nerede oturduklarıyla, nasıl konuştuklarıyla etiketlenir. Bu etiketler sadece sosyal bir kategorizasyon değil, aynı zamanda bireyin kendi özgüvenini, aidiyet duygusunu ve hatta hayal kurma kapasitesini belirleyen birer psikolojik prangadır.
Psikolojinin Ekonomiyle Dansı
Psikoloji bize şunu söyler: İnsan davranışları asla sadece bireysel seçimlerden ibaret değildir. Toplumsal bağlam, zihnimizi şekillendirir. Ekonomik sınıfımız, neye inanacağımızı, neyi hak ettiğimizi düşüneceğimizi ve neyin mümkün olduğuna karar vereceğimizi derinden etkiler. Onlarca yıl önce Karl Marx’ın da dile getirdiği şu önemli vecizde dediği gibi: Bireyler koşulları belirlemez; koşullar bireyleri belirler.
Geri kalmış toplumlarda bu dinamik, adeta modern bir kast........
© Günışığı Gazetesi
