TAKSİRLE YARALAMA SUÇU VE CEZASI
Taksirle yaralama suçu, TCK’nın 89. maddesinde düzenlenmiştir. Taksirle yaralama; failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle istememesine rağmen yaralama teşkil eden fiili işlemesidir. Taksirle yaralama suçunda, fail hareketi kendi iradesiyle yapmakla birlikte hareketinin neden olacağı neticeyi öngörememektedir. Örneğin, otomobil sürerken ani bir dalgınlıkla önündeki araca çarpan ve araçtakilerin yaralanmasına neden olan sürücü taksirle yaralama suçu işlemiş olur.
Taksirle yaralama dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uyulmaması nedeni ile bir kimsenin yaralanmasına neden olunmasıdır. Taksirle yaralama suçunun en çok karşılaşıldığı durumlar trafik kazalarından, iş kazalarından ve hekim hatalarından kaynaklanan yaralanmalardır.
Taksirle yaralama suçu ile kasten yaralama suçu arasındaki en önemli fark, kasten yaralamada failin doğrudan kastla bilerek ve isteyerek neticeyi gerçekleştirmesi, taksirle yaralamada ise failin dikkatsiz ve özensiz davranışı ile neticeyi öngöremeden yaralamayı gerçekleştirmesidir.
Öğretide de benimsendiği üzere Ceza Genel Kurulunun birçok kararında taksirin unsurları;
1. Fiilin taksirle işlenebilen bir fiil olması,
2. Hareketin iradi olması,
3. Sonucun fail tarafından istenmemesi,
4. Hareket ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması,
5. Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen fail tarafından öngörülmemiş olması, şeklinde kabul edilmektedir.
Sosyal yaşam içerisinde her birey belli ölçüde dikkatli ve özenli hareket etmek, başkalarına zarar vermemek için gerekli önlemleri almak zorundadır. Bazı kimseler açısından, dikkat ve özen yükümlülüğü daha sıkı koşullara tabi........
© Günışığı Gazetesi
