menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SERSALA WE PÎROZ BE

18 1
14.01.2025


İşte bu yönüyle eski Diyarbekir'de batıyla ulaşımın yetersizliği nedeniyle her istenileni paranız olsa da bulamayabiliyordunuz.

Diyarbekirliler tıpkı kendileri gibi eski ve yerleşik şehirlerin sakinlerine benzerlerdi.

Bütün bir kış boyunca tüketebilecekleri yiyecek maddelerinin birçoğunu ve doğal olarak mümkün olanlarının hazırlığını, sonbahar merhaba deyip kış kapıya dayanmadan hemen önce hummalı bir hazırlıkla yaparlardı. Zahireden, sebze ve meyve türü kurutmalara, kavurma ve pastırma gibi et ürünleriyle; tatlı türünden cevizli sucuklar, kesme ve pestillere varıncaya kadar bütün bunlar özenle hazırlanan emeğin ürünüydüler.

Sorulması gereken bir sorudur belki, bu denli hazırlık niyeydi? Tabii ki kış boyunca tüketilmek içindi. Televizyon da yoktu. Genellikle kapalı ev ortamında muhabbetler yapılırken, tüketilsin diyeydi bunca hazırlık.

Evin yaşlı büyüklerinden hikayeler (çirok), söylenceler dinlenirken; tüketilsin, katık olsun diyeydi elbette. İşte yılbaşı geceleri de bu tüketimlere biraz daha fazla gerekçe olurdu.

Anneannem bu yılbaşı kutlamaları konusunda çok bağlayıcı yaşlı bir büyüğümüzdü. 31 Aralıkı 1 Ocak'a bağlayan gecenin yılbaşı kutlamalarında onun ajandasında kesinlikle yer yoktu. Büyük ölçüde kentin ve bölgenin ajandasında da yoktu. Daha çok batı dünyasından gelen ve uluslararasılaştırılan bir olaydı yılbaşı.

Bu nedenle eski Diyarbekirliler ve bölge halkı da bu türden kutlamalara pek ilgi göstermezlerdi. Ve bu 31 Aralık tarihli yılbaşılara rahmetli nenem "Lolik a Fillan" yani ‘Hıristiyan eğlentisi’ derdi. Ve "Bizim Yılbaşımız 13 Ocak'tır." diye de eklerdi.

Rumî takviminin Miladî takvimine göre 13 gün ileriden izlemesi amaçlı bir kutlama ve gerekçelendirmeydi bizimkisi ve nenemin 31 Aralık akşamı........

© Güneydoğu Ekspres