Kavramanın Şiddeti: İktidarın Kürt’ü Bilme Arzusu
Devletin bilgisi, her zaman önce kavramayla başlar. Harita, nüfus sayımı, kimlik, yasa, istatistik, rapor… Bunların her biri bir “kavrama” eylemidir. Bilginin bu biçimi, nesnesini özgürleştirmez; tanımlar, hapseder, ölçer, düzenler. Son iki yüzyıl boyunca Kürt halkı tam da bu bilgi biçiminin nesnesi olmuştur: Kavranmış, tanımlanmış, isimlendirilmiş ama hiçbir zaman gerçekten anlaşılmamıştır.
Silahlar öldürür, ama kavramlar yok eder. “Kürt kimdir?” sorusu bile, masum bir merak değil; bir iktidar refleksidir. Bu soru, sormanın diliyle birlikte bir hiyerarşi kurar: soran bilir, sorulan tanımlanır ve böylece Kürt varlığı bir kez daha “bilinen” olur kendi bilgisinin sahibi değil, konusu. Foucault bu mekanizmayı şöyle tarif eder: “Bilgi, bir şeyi anlamak için değil, yönetmek için üretilir.” Bu cümle, Cumhuriyet’in ilk........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Rachel Marsden
Daniel Orenstein
John Nosta