DÜŞÜNMENİN KALBİ, HİSSETMENİN ZİHNİ
Bazen bir düşünce kalpten doğar; bazen bir duygu, düşünmeye mecbur bırakır insanı.
İkisi de aynı kaynaktan, yaşamın içinden yükselir. Düşünmek, varlığı kavramanın; duygulanmak, o varlığı içimizde yeniden kurmanın biçimidir. Zihin anlar, kalp hatırlar.
İnsan, bu iki nefesin arasında yaşar.
Ama burada, Diyarbakır’da düşünmek bir direniştir çünkü burada düşünmek, yalnız akılla değil; yoklukla, kayıpla, kavgayla, yasla sınanır. Hissetmekse bir varoluş eylemidir: yaraların arasından geçerek insan kalmanın yolu.
“Anlamak, Sevmektir”
Zihinle duygu birbirini tamamlayan iki sessizliktir. Biri düzen kurar, diğeri o düzene can verir.
Bir şeyi anlamak, onunla temas kurmaktır ve bu temas bir duyguyu açığa çıkarır. Duygular, yalnızca bir his değil; varlığa yönelen bir bilgidir. Düşünmek artık soyut bir çaba değil, yakınlaşmanın, onarma isteğinin bir biçimidir. Kalp ve akıl, aynı hakikatin iki farklı yankısıdır:
biri fısıldar, diğeri konuşur. Ve ikisi de insanın kırılmış yerinden çıkar.
Duygunun Düşüncedeki Nabzı
Nietzsche der ki: “Her düşünce, bir duygunun yeniden biçimlenmiş hâlidir.”
Evet. Diyarbakır’da düşünce, kavganın, direnişin, travmanın, yasın içinden geçerek biçimlenir. Aklın çizdiği haritayı,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Rachel Marsden
Daniel Orenstein
John Nosta