menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Merakla Beklediklerimiz…

10 0
05.06.2025

Yürekten hissedilen ve kaleme ustalıkla dökülen satırlar, bizi anlatan, içimize dokunan tümceler, özenli ve görkemli bir dilin egemen olduğu konular, çarpıcı bir anlatım tekniği, kalem ve kelam ustalığının kanıtlanmış olması vb. gibi koşullar yerine getirilip yazılınca dünden bugüne, bugünden yarına, elden ele, kuşaktan kuşağa devredilmemesi, belleklere ve arşivlere kazınmaması mümkün mü?

Genel adı edebiyat ve sanat, özel adı makale, köşe yazısı, yorum, müzik, opera, tiyatro, roman, şiir, şarkı sözü değerlendirmesi ne olursa olsun; tüm bu sıralananlar insanı insan yapan, söz sahibi yapanlar değil midir? O nedenle iyi ki hayatımızda o değerler var, onların altına imza atanlar var, edebiyatın ve sanatın tüm dalları var, onları yazan, sahneleyen yeteneklerimiz var demez miyiz? Yetinmez aksi halde bu hayata nasıl katlanırdık diye sormaz mıyız?

Prof. Nazan Bergişadi; “G.G’de ki yazınızı soluksuz ve bir çırpıda okudum. İçime sindirmek için tekrar okudum. Beni her kademedeki öğrencilik yıllarıma ve hocalık yıllarıma götürdünüz. Öğrencilerimin profesör olduğunu görmek anlatılmaz bir duyguydu. Hocalık her şeyden önce insan sevgisine dayanan zor bir zanaat bence! Sizi kutlarım” diyor…

Doç. Dr. Göksel Basmacı; “Yazınızda çok önemli ve oldukça etkileyici bir konuya yer vermişsiniz. Metni okurken şunu düşünmeden edemedim. Neden eskisi kadar aydın grubu yetişemiyor. Bu sorunun yanıtı hem basit, hem derin değil mi?” diye soruyor!

Ankara’dan Endüstri Mühendisi........

© Gerçek Gündem