Barış ve İnsanlık
İnsanlık tarihi, savaşların gürültüsüyle değil, barışın sessizliğinde büyür. Barış, sadece silahların susması değil, kalplerin birbirine açılmasıdır. Çünkü barış; bir annenin çocuğunu korkusuzca okula göndermesi, bir çiftçinin toprağını umutla sürmesi, bir çocuğun gözlerindeki ışığın hiç sönmemesidir.
İnsanoğlu, çağlar boyunca savaşla güç aradı, oysa gerçek güç; yıkmakta değil, yaşatmakta saklıdır. Barış; insana yakışan en onurlu elbisedir. Adaletle dikilmiş, sevgiyle işlenmiş, vicdanla taşınmış bir elbise… Onu giyen toplumlar, insanlığın yükünü hafifletir.
Barış, insanlığın ortak dilidir. Renkleri, dilleri, inançları aşan evrensel bir şarkıdır. Bir çocuğun gülüşünde, bir dostun omzunda, bir yabancının tebessümünde saklıdır. İnsanlığın en saf hali, barışın gölgesinde yeşerir.
Bugün dünya, savaşların yorgunluğunu taşırken insanlık, barışın şefkatine muhtaçtır. Atatürk’ün sözleriyle “Yurtta barış, dünyada barış”, sadece bir temenni değil; gelecek nesillerin mirası, insanlığın umudu olmalıdır.
Çünkü barış, insanlığın kalbinde açan en güzel çiçektir. Onu korumak, sulamak ve büyütmek hepimizin görevidir. Ve unutmayalım: İnsan, ancak barışın kucağında gerçekten insandır.
Toplumsal ve Siyasal Bir Bakış
Barış, bireysel bir özlemden çok daha fazlasıdır; toplumsal düzenin temeli, siyasal aklın en yüce hedefidir. Bir ülkede barış yoksa, demokrasi sakatlanır, adalet susar, eşitlik yok olur. Bu yüzden barış, sadece bir duygu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein