Kürtler, Türkler ve Araplar
11 Temmuz’da Süleymaniye’de gerçekleştirilen silah bırakma seremonisinin ardından partisinin Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmada Erdoğan bu üç milleti bu sırayla anmadı farkındayım tabii ama bu bahaneyle İngiliz subay ve diplomat Cecil John Edmonds’un bu üçlüyü bu sırayla başlığa çıkardığı kitabını anayım istedim. Önce İran’da ardından bugünkü Irak’ta görev yapan Edmonds’un kitabı (Avesta, 2003) hem Kürtlerin yakın tarihi hem de Dünya Savaşı sonrası bölge diplomasisiyle ilgilenenler için önemli bir çalışma, hatırlatayım istedim.
Edmonds’un kitabını bir tarafa bırakıp tarihi olacağı duyurulan Erdoğan’ın Kızılcahamam konuşmasına geleyim. Erdoğan’ın sürece net biçimde sahip çıkıp önderlik etmeye başladığını göstermesi açısından önemliydi konuşma tabii ki lakin tarihi bir konuşma mıydı, emin değilim. Tarihiydi ya da değildi, Erdoğan’ın konuşması çok reaksiyon aldı. Hem de bu üç milleti kardeş milletler olarak gördüğünü ilk kez söylemiyor olmasına rağmen. Malum, ‘sürecin’ başından bu yana Bahçeli Türklerle Kürtleri, Erdoğan da Türkleri, Kürtleri ve Arapları pek çok kez kardeşler olarak anmıştı. Erdoğan’ın Kızılcahamam konuşmasının çok tepki alması, konuşmanın silah bırakma vesilesiyle yapılmasıyla ve İstanbul, Şam, Erbil, Kerkük, Musul ve Diyarbakır’ı bu üç milletin ortak şehri olarak gördüğünü duyurmasıyla ilgili olsa gerek.
Ne Ümmet Ne Misakı Milli
Erdoğan’ın ‘süreç’ vesilesiyle Türkler, Kürtler ve Arapları kardeş ilan etmesine verilen tepkiler çeşitli. Kimilerine göre Suriyeli mültecileri vatandaş yapıp oylarını almak istediği, kimilerine göre Misakı Milli sınırlarına erişmek ya da Osmanlıcılık yapmak niyetinde olduğu, kimilerine göre de ümmet kardeşliği siyasetine geçmeye hazırlandığı için Erdoğan bu tonda, bu ibarelerle konuştu.
Başka izahatlar da vardır illaki ama benim gözüme çarpanlar ve gözüme çarpar çarpmaz ikna olmadıklarım bunlar. Niye ikna olmadığımı ve Erdoğan’ın “İstanbul, Şam, Erbil, Kerkük, Musul ve Diyarbakır Türklerin, Kürtlerin ve Arapların ortak şehridir” demeye başlamasının ardında ‘aslında’ ne varı açıklamaya çalışayım.
Suriyeliler ‘teziyle’ başlıyayım. Büyük kısmı Türkmen ya da atası Çanakkale’de savaşmış olduğu ya da ‘eli iş tuttuğu’/parası olduğu için vatandaş yapılmış 200 bin civarındaki Suriyeli bir tarafa, 3 milyon kadar olduğu rivayet edilen Suriyelilere yakın bir zamanda vatandaşlık verilip AK Parti seçmeni yapılması, kabul edelim ki biraz zor. Hele de Suriye’de savaş bitmiş ve Erdoğan için zor geçeceği belli olan 2028 seçimlerinde Suriyelilerin misafirliğinin kabuk bağlamamış bir mesele olması........
© Gazete Pencere
