Gurmeler orta boylu, kare yüzlü olur
Gurmeyim, gurmesin, gurme...
Artık önüne gelen herkes gurme. Ayrıca yiyecekler de gurme... Gurme muhallebi, gurme sütlaç, gurme tuz, gurme peynir... Lezzetli demek istiyorlar galiba!
Geçenlerde bir okuyucum önümü kesti, övünerek, “Benim çocuk da gurme amcası” dedi. Yaşını sordum, dördüne yeni basmış! Yani sütten yeni kesilmiş!
Elimi sıkanların çoğunun ilk cümlesi, “Ben de biraz gurme sayılırım” oluyor.
Zavallı “gurme” kelimesi. Bu kadar yanlış kullanılan, bu kadar hırpalanan, bu kadar ayağa düşürülen başka bir kelime yoktur sanırım.
Onun için ben gurme değilim. Bunu çok önceden cümle aleme ilan etmiştim. Ben olsam olsam “şikemperver” olabilirim. Yani, midesine düşkün, yemeği seven bir adam.
Gurme olmak, “Bu yemek az pişmiş, tuzu kaçmış, fazla kızarmış, Batı standartlarına uymamış” yargılarında bulunmak değildir.
Gurmelik zor iştir anlayacağınız.
Malzemeleri, neyin neyle uyuşacağını, mutfak aletlerini, pişirme tekniklerini, baharatları, gastronomi tarihini, mutfak yönetimini, mönü yapmayı, tadın anatomisini, yörelerin yemek alışkanlıklarını, yemek kültürünü, kokuları ve daha birçok şeyi bilmeyi gerektirir.
Bir yorumun peşine takılıp yemeği yargılamak baştan aşağıya yanlıştır.
Çünkü lezzet subjektiftir. Kişiden kişiye değişir. Yani lezzetin sayısı, dünyadaki insan sayısı kadardır.
ARTIK TAVSİYEDE BULUNMUYORUM
Geçenlerde bir lokantada, çok lezzetli bir döner yedim! Tadı hala damağımda duruyor. Döner seven bir arkadaşıma önerdim. Bir karşılaşmamızda, önerdiğim yerdeki dönerin çok kötü olduğunu söyledi, şaşırdım. Anladım ki damaklarımız birbirine benzemiyor. Onun için artık tavsiyelerde bulunmuyorum!
Herkes kendisinin gurmesidir. Yemeğin lezzetli olup olmadığına kendisi karar verir.
Tadı dil çözümler. Besinleri karar, döndürür, sıkar, yutmaya hazırlar.
Her dilin üstünde lezzeti algılayan mantarcıklar vardır. Bu mantarcıkların sayısı ve yapısı kişiden kişiye değişir. Tıpkı parmak izi gibidir. Biri diğerine asla benzemez. Bazı damaklar........
© Gazete Pencere
