Gerçeğin geri gelememesi
Bizdeki diploma sahteciliği meselesi bir adalet ve denetim sorunundan öte, gerçekliğin nasıl üretildiği sorusunu gündeme getiriyor. Toplum olarak doktor, avukat ya da mühendis tanımını belgeye indirgersek, sahte belge gerçek olanla eşit meşruiyete kavuşur. Şahsen bendenizin çok ciddiye aldığı Baudrillard’ın bu konudaki uyarısı nettir: Simülasyon bir kez hâkim olduğunda, aslı geri çağırmak imkansızlaşır (Unutanlar için simülasyon: Bir olayın ya da durumun gerçeğe eş değer bir şekilde canlandırılması ya da sembolize edilmesi hali).
Dolayısıyla sorun yalnızca sahtekarlarla mücadele etmek değildir; gerçeği simülasyonun gölgesinden kurtarabilmektir. Belki de asıl utanç sahte diplomaların varlığı değil, gerçek diplomaların bile artık gerçeği garanti etmemesidir.
Ayna Ayna Söyle Bana!
Baudrillard’ı anmaya devam ediyorum.
Ona göre simülakr dört evrede gelişiyor (simülakr, gerçekte hiç var olmamış nesnelerin yerini alan kavramlardır). Ülkemizdeki sahte diploma vakaları bu sürece uyuyor. Birebir uyuyor hem de.
Yansıma
Birinci evre, “gerçeğin yansıması”dır. Yani, bir diploma içinde eğitim süreci ve yetkinliği barındıran gerçeğin sadık bir yansımasıdır. Bir bağlam olarak diploma, mezunun aldığı eğitimi ve........
© Gazete Pencere
