ALİM, KİTAPTAN SÖYLEYENDİR
Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir kimse dinden bahsederken, “Bu bana aittir, bunu ben söyledim” derse, onun karşısına, yine kendinden bahseden bir başka “ben” çıkacaktır. Sonuçta da ben diyenler, birbirleriyle münakaşa edip, fitne çıkarırlar. Hâlbuki tasavvuf büyükleri, ilmin zirvesinde olmalarına rağmen, kendilerinden zerre kadar bir şey eklemeyip, hep hocalarından nakletmişlerdir. O büyüklerin yolunun esası budur. Onun için bu yolu takip edenlerde fitne olmaz.
Bu yüzden, bu büyüklerin yolunda dinimize hizmet ederken, sakın ola ki, kendimizi, kendi açıklamamızı karıştırmamalıyız. Aksi hâlde, bir başkası da o bilgiyi açıklamaya kalkar. Ama sadece bu büyüklerin sözlerinden nakledersek, hiç kimse bir şey diyemez. Kaset bandı gibi olmalıyız. Boş bir kaset bandında hiç ses yoktur. Eğer bir şey kaydedilirse, o sesi muhafaza eder. Düğmeye basıldığı zaman da, kaydedilen her ne ise sadece onu söyler, hiç ekleme yapmaz.
Makbul insan, Kur’an’dan, Hadisten kendi anladığını söyleyen değil, Ehl-i Sünnet Âlimlerinin kitaplarından nakledendir. İmam-ı Şâfiî hazretlerine, “İmam-ı Mâlik nasıl bir zattı?” diye sorduklarında, şu cevabı verir:
“Çok büyük Âlimdi. Bir gün yanındaydım, kendisine otuz küsur soru sordular, yirmi beşine cevap verdi, diğerlerine ‘Bilmiyorum’ dedi. ‘Bilmiyorum’ demesi, onun büyük Âlim olduğunu gösterir. O kadar insanın arasında, ‘Bilmiyorum’ diyerek nefsini kırdı. Kaldı ki kanaatime göre onları........
© Gazete İpekyol
