Gerçekten “İşçi” Bayramı Mı?
Bugün 1 Mayıs. Takvimlerimizde kırmızı ile işaretlenmiş, "Emek ve Dayanışma Günü" yahut bilinen adıyla "İşçi Bayramı". Resmi gazetede yayımlanmış, devletin "Bugün tatil" dediği bir gün. Ama gelin görün ki, ismiyle müsemma olmayan bir tatil günü karşımızda duruyor. İşçinin bayramında işçi yok, emeğin bayramında dinlenme yok.
Sabahın erken saatlerinde yine çöp kamyonlarının gürültüsüyle uyananlar oldu. Saat sekizde dükkânını açan esnaf, vardiyasına koşan işçi, direksiyonunun başına geçen şoför... Onlar için hiçbir şey değişmedi. Oysa bir bayram değil miydi bugün? Emekçinin, alın terinin, nasırlı ellerin günü değil miydi?
Memurlar evlerinde, devlet daireleri kapalı, okullar tatil. Peki işçi? O yine iş başında. Hani isminde "işçi" geçen bir bayramdı. Hani "emek" için kutlanıyordu? Kimin emeği, hangi emek? Görünen o ki, bayramı kutlayan ile bayramın ithaf edildiği kitle arasında büyük bir uçurum var.
Bu çelişki, sadece bir takvim yaprağına hapsolmuş bir sorun değil; toplumumuzdaki emek algısının, hak ve adalet duygumuzun bir yansıması. İşçi, adına bayram ilan edilen günde bile çalışmaya mecbur bırakılırken, bu bayramın anlamı giderek silikleşiyor.
Düşünüyorum da, babam yıllarca inşaatta çalıştı. Her 1 Mayıs'ta çalışıyordu. Abim yine inşaatta işçi, kardeşim de öyle. Onlar için de bugün herhangi bir perşembeden farksız. Çarklar dönmeye, sermaye büyümeye devam ediyor. Ve işçi? İşçi, kendi bayramında bile mola verme lüksüne sahip değil.
Kamu işçilerine bakalım: Belediye temizlik işçileri bugün........
© Gazete İlk Sayfa
