Yaşamadan anlayamazsınız!..
İNSAN hayatını anlamlandıran ve o hayatı dolduran çok şey var..
Birçoğunun farkında olmadan yaşıyoruz.
Kanıksamış adeta..
Hayatın rutin tekrarları ve sıradan ögeler gibi alılıyoruz.
Her gün geçtiğimiz yol,
Her gün tükettiğimiz gıdalar.
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Birçoğunun farkında olmadan yaşıyoruz.
Kanıksamış adeta..
Hayatın rutin tekrarları ve sıradan ögeler gibi alılıyoruz.
Her gün geçtiğimiz yol,
Her gün tükettiğimiz gıdalar.
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Kanıksamış adeta..
Hayatın rutin tekrarları ve sıradan ögeler gibi alılıyoruz.
Her gün geçtiğimiz yol,
Her gün tükettiğimiz gıdalar.
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Hayatın rutin tekrarları ve sıradan ögeler gibi alılıyoruz.
Her gün geçtiğimiz yol,
Her gün tükettiğimiz gıdalar.
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Her gün geçtiğimiz yol,
Her gün tükettiğimiz gıdalar.
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Her gün tükettiğimiz gıdalar.
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Her gün hayatımızı paylaştığımız kişiler.
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Hatta her gün doğan güneş.
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Gecenin yıldızları ve ay gibi…
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir inanın..
Ve siz, hayatınızı anlamlandıran bir çok şeyin ne anlama geldiğini ancak bugünleri yaşayarak öğreneceksiniz..
Yapacak bir şey yok.
Hayat, tam da böyle bir şey işte!
Üzülecek, çok üzüleceksiniz..
Gözleriniz dolacak…
Gözyaşlarınızı herkesten gizleyecek,
Yüreğiniz yanacak, çok yanacak ama,
Söyleyemeyeceksiniz!....
Ne kadar alışığız onlara değil mi?..
Şimdi, o yolun tamire alınıp kapatıldığını düşünün..
Bir başka yolu kullanmanın, size ne kadar yabancı ve tuhaf geldiğini anlayacaksınız..
Akşama bir şey yemeyin…
Hatta dayanabilirseniz öteki günde..
Masada önünüze getirilen ve belki de göz ucuyla bakıp, elinizin tersi ile ittiğiniz gıdalar burnunuzda tütmeyecek mi?..
Hiç düşünmediniz değil mi?
Her gün selamlaştığınız arkadaşlarınızı, dostlarınızı.
Canınızdan bir parça olan yakınlarınızı hayatın akışı içerisinde yitirdiğinizde yüreğiniz ne denli bir özlem duygusuyla dolacak farkında mısınız?.
Değilsiniz elbette!.
Şimdi onlar çok yakınınızda.
Elinizi attığınızda, elini tutacak.
Seslendiklerinde onları duyacak kadar yakınsınız zira!..
Ama birçok şey değişecek siz isteseniz de, istemeseniz de!
Hayat bunun sinyallerini çok güçlü olarak verecek size..
Duygularını bir ömür boyu içine gömen biri olarak, bana bile!
Elindekini, yakınındakini bir süreliğine de olsa uzakta bulmak çok koyar insana.
Etinizden, et koptu gibi hissedersiniz.
Hiç unutmuyorum oğlumu askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya götürürken yol boyunca direksiyonda kara gözlüklerimin ardında gözyaşları dökmüştüm, istemsiz.
Oysa kısa bir süreydi, dönecekti.
O an, bunu düşünemezsiniz bile.
O güne kadar elinizin altındaki en kıymetlinizi yabancı ellere teslim etmenin acısını yaşarsınız yüreğinizde sadece..
Daha acısı var mı?.
Var elbette !.
Gözünün içine bakarak büyüttüğünüz kızınız var ya, hani o gözünüzden bile esirgediğiniz biricik kızınız!
İşte o, bir gün bir başka aleme yolculuk edecek.
Karşı koyamazsınız,
Hayatın döngüsü bu..
Siz nasıl bir anne, babanın kızını onların böğründen koparıp, aldıysanız,
Zamanı geldiğinde başka biri de onu sizden kopartıp, alacak.
Kabul etmiş gibi görüneceksiniz biliyorum.
Oysa içiniz kan ağlayacak.
Düşünüp, kahredecek.
Kahrolup üzülüp,
Üzülüp, kabuğunuza çekileceksiniz.
O, düğünün ilk dansını edip, mutluluğa yelken açarken,
Siz, aynen benim gibi yedi kat karanlığın dibine gömüleceksiniz.
İzlemek başka..
Yaşamak başka bir şeydir........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d