menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zorunluluklarla dönüşmek

11 0
25.08.2025

Bir sürü mecburiyetle kol kola, bizi kuşatan hayatın içinde yaşayıp gidiyoruz. Ne kadar istemesek de yapmak zorunda olduklarımız var. Sabahın köründe kalk, o saatlerde başıboş köpeklerden başka hiçbir şeyin olmadığı sokaklarda işine gücüne yetişmek için zamanla yarış. Kim istemez ki bir iki saat daha sıcak yatağında uyumayı? Yazın güneşin altında, kışın soğuğun bağrında…Nereye ve kimin için koştuğumuzu bilmeden, medcezirde ayın çekimine kendini kaptıran sular gibi.

Velakin, işimiz hayatımızın neredeyse üçte ikisini kaplayan ve ömrümüzü törpüleyen bir zorunluluk. Bunun gibi sürdürmemiz gereken düzinelerce zorunluluğumuz var, imkansızlıkların ayağımıza çelme takmasından o kadar korkuyoruz ki büyük bir iştiyakla kabulleniyoruz hepsini. Birileri bize dayatıyor, biz de çocuklarımıza aşılıyoruz. İçinde yaşadığımız bu deli çağ ömrümüzün bize kalan kısmında da her türlü mecburiyeti üzerimize sağanak sağanak yağdırmaktan yorulmuyor, usanmıyor. Teknoloji ilerledi, biz de ilerliyoruz sanıyoruz ya, onun işlerimizi kolaylaştıran bir sürü zımbırtısına rağmen gün be gün yapmak zorunda olduklarımız artıyor, ömrümüz kısalıyor. Zira zamanımızı çalan hırsızların sayısı çoğaldıkça çoğalıyor. Ne olduğunu bilmediğimiz, iplerin kimin elinde olduğunu anlayamadığımız bir kısır döngünün içinde, dolap beygiri gibi gözlerimiz bağlı dönüp duruyoruz ve bu döngüyü de kendi seçtiğimiz yaşam sanıyoruz. Kimsecikler bizi fiziksel olarak itip kakmadığı, elinde kırbacıyla beklemediği için de esaretimizin farkında olamıyor, içler acısı durumumuzu idrak edemiyoruz.

Bu gözü aç, her şeyimizi yutan dönemde üç beş kuruşa zorunluluklarımızın olmasından mutluluk duyuyoruz, her şeyin en azına razı oluyoruz. Çünkü bizlere ölümü gösterip sıtmaya şükrettiriyorlar. Her sabah gidebileceğimiz bir........

© Gazete Gerçek