Türkçemizle gurur duymak
Geçen yazımın sonunda “dil” konusunda konuşmaya devam edeceğimi söylemiştim. (Umarım belli konularda böyle seriye bağlamamı hoş karşılarsınız Saygıdeğer Samsunlu Hemşehrilerim.) Bu konuda bizden öncekilerden el alarak “Dil namustur!” diye söze başlamak yanlış olmaz. Sözün menşei Cemil Meriç’tir ve aslı da şu şekildedir: “Kamus, namustur. Kamusa uzanan el, namusa uzanmıştır!” Malum aliniz, kamus sözlük demektir.
Sözlükler bir milletin söz hazinesi, kültürel belleği ve hafızasıdır. Hele ki bizim dilimiz…Bir eşi ve benzeri yoktur ve dünyada en yaygın olarak kullanılan ana dil Türkçedir. Bu bilgi çarpıtılarak sayı birçok kaynakta 100 milyon gibi komik bir rakama indirgenir. Dünyada Türkçe konuşan ülkelerin dilleri lehçe ve şive farklılıkları sanki başka bir dilmiş gibi hesap edilerek bu yalan bize güzelce yedirilir. İşin bu yanını kurcalamasak da bu durum bizi şu sonuca da götürüyor: Çocuklarımız, dilimizin sadece bizim topraklarımızın sınırları içinde konuşulan, kısıtlı bir dil olduğunu sanıyorlar; onu birazcık zayıf gördükleri için başka dillerden ifadeleri dillerine pelesenk ediyorlar.
Eskiden sokak tabelalarının Türkçeleşmesi için veryansın ederdik, şimdi çocuklarımızın ağzına yerleşen saçma sapan ifadelerle ne yapacağımızı bilemiyoruz. Onlarla iletişim kurarken sıradan bir deyimi veya atasözünü kullandığınızda dudakları ukalaca bükülüp size antika muamelesi yapıyorlar. “Ağaç yaprağıyla gürler,”i onlarla sohbetinizde kullanıyorsunuz diyelim, kendisi anlamını bilmiyor ya; bunun binlerce yıl önce kullanılıp artık iş görmez bir ifade olduğunu sanabiliyor. Bedenlerinin bir uzvu haline gelen cihaza dönüşmeye başladı kullandıkları dil de, git gide robotlaşıyorlar. Ne bir zerafet ne uzun ve anlamlı cümleler…Çünkü dillerinin ve kültürlerinin dünya üzerindeki gerçek........
© Gazete Gerçek
