menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsan kalmak ve toplumsal çürüme

12 0
30.06.2025

İnsan olarak yaratılmış olmakla eşit başlarız, “eşref-i mahluk” payesi hepimize ilk doğum çığlığımızla bahşedilir. Uzuvlarımız değil; ama onurlarımız aynıdır. Kimimiz gözlerinden, kimimiz bacağından, kimimiz kulağından mahrum olabilir; ama onurlarımız birdir. Önümüze yollar çıkar, belli kararlar vermek zorunda kalırız. Bazen kaderin kıvrımlı yollarında öyle kavşaklara denk geliriz ki vereceğimiz kararlar bizim insan olarak kalmamızı ya sağlar ya da insanlık çizgisinden çıkarır bizi. Gözümüze basit görünen, hem bu kadarcığından ne olacak dediğimiz edimlerimiz bizi yavaş yavaş başka bir yaratığa dönüştürür. Önümüze iki yol açılır, hangi yola sapacağımız kimliğimiz olur. Mesela, herkesin hedef tahtası haline getirdiği masum birini sırf herkes taşlıyor diye bir taş da biz atar, reyimizi onu taşlayanlardan yana kullanırız. Bir sürü gerekçemiz olabilir: Hayatı bize zorlaştırmasınlar, düzen bozulmasın, işimiz elimizden gitmesin, ekmek kapımız kapanmasın, güçlü olanın gücünden yararlanalım, sürüden ayrılmayalım…Bu sebeplerden biriyle adım attıktan sonra başımızı yastığa bir insanmışçasına nasıl koyabiliriz? Aynada kendi gözlerimizin içine nasıl bakabiliriz?
Pazarda üstü başı dökülmüş yaşlı başlı bir kadınla pazarlık ederken önünde duran bir bağ pancarın parasının tek geçim kaynağı olduğunu bile bile ucuza kapatma niyetiyle dakikalarca pazarlık ediyorsak insanlığımızı nasıl muhafaza etmiş olabiliriz? Küçük bir çocuğa kendini gayet haklı bularak bas bas bağırmak, sesini çıkarmıyor diye güçsüz sandığımız birine edilen hakaret, ‘önce ben’ mantığıyla diğerine yüklediğimiz sorumluluklar, egomuzu tatmin etmek için başkalarının içinde sırf bizi seviyor diye dili lal olmuş birini küçük düşürmeye çalışmak, alışveriş yaparken ürün........

© Gazete Gerçek