Bir akıllı biz miyiz?
Yangınların tarihi hakkındaki sohbetimizde birkaç haftayı geride bıraktık. Bu yazıda sözün nihayetine varalım, konuyu kapatalım. Umalım ki, anlayan anlamayana anlatsın!
Adettendir, dizi şeklinde yazılarda, yeni yazıya başlarken genel bir hatırlatma yapılır. Yapılır da, aklımızda kalmasını umduğum öyle çok önemli nokta var ki, ben hangisini buraya taşıyayım bilemedim. Durun durun, buldum. En iyisi, “hiçbir şey yapmamak”.
“Hem arkeolojik kalıntılardan hem de sözlü ve yazılı aktarımlardan anladığımız üzere, geçmiş toplumlar için doğal zenginlikler ve doğal güzellikler, bugün bizim için olduğundan daha kıymetlidir. Her yükselti, her çukurluk; her su kaynağı, her bir toprak parçası; her orman, her bozkır; her kayalık, her kumluk, onların yaşamında hayati öneme sahiptir. Hepsi yerli yerinde durduğu sürece, insan da bildiği hayatına aynen devam edebilecektir. Ne kolay bir yapılacaklar listesi… Hiçbir şey yapma, yeterli.”
Hatırlayacağınız üzere Persler, Anadolu’yu ele geçirdikten sonra, satraplık adı verilen yönetim bölgeleri oluşturmuş, bugünkü karayollarının temeli olan düzenli bir yol ağı ve mükemmel işleyen bir posta sistemi sayesinde, bu bölgeler ile başkentleri arasındaki uzaklığı yakın etmişlerdi. Üstüne üstlük, su ve bitki bakımından zengin, e haliyle hayvanları da bol olan doğal alanları, direkt Pers Kralı’nın özel mülkü; yani Paradeisos, yani Firdevs, yani nam-ı diğer kralın Cennet Bahçesi ilan etmişlerdi.
Bu cennete girmenin iki yolu vardı: ya kralın özel misafiri ya da kralın daha esamesinin okunmadığı zamanlardan beri, buradaki kaynaklardan geçimini sürdüren bir yerli halkın üyesi olacaksınız. Misafir dediğin gelir, kralın gücüne ve sahip olduklarına imrenerek, cennetten bir heves alıp gider. Ancak o zenginliği ve gücü yüzyıllardır koruyup gözetenler, burayı cennet yapmaya devam eder. Kimse geçim kaynağına zarar vermez, aksine üzerine titrer değil mi?
Doğal ormanlar, geniş bitki topluluğuna sahip topraklar, bataklıklar, başta havzalar olmak üzere büyük sulak alanlar, özel bölge oldu mu? Oldu. Bunlar olurken, orada yaşayan kimse yerinden yurdundan, işinden gücünden oldu mu? Olmadı.
Pers Kralları akıllı adamlarmış vesselam. Eee, eskiden bugünkü gibi öyle kolay kral olunmuyordu. Hasbelkader olunsa bile, ömrü uzun olmuyordu.
Haydi zamanı........
© Gazete Duvar
visit website