menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Beynimdeki patlamalar halis mi?

53 13
18.01.2025

Efendim, yazı dizilerinin, bir konuyu etraflıca ele alabilmek gibi bir çok güzel tarafı var tabii ki. Ancak yazılar arasındaki süre uzun olursa, okur açısından takibi ister istemez biraz zorlaşıyor. Eh, bizim takvim de iki haftada bir yazı şeklinde ilerlediği için her yeni yazıda, öncekileri kısaca özetlemeyi adet haline getirdim. Kusura bakmayın artık.

Önce, başlangıç sorumuzu bir kere daha tekrar edelim.

İnsan aklının gelişimi için bir arkeoloğa danışmak gerekli midir?

Önceki yazılarda, bu sorunun peşinde epeyi bir dolaştık. İlk olarak, iki ayağımızın üzerine dikildik, sonra da bunun sonuçlarını hep birlikte göğüsledik. Bu sırada kafamızın içerisinde neler oldu neler? Doğuştan gelen “Genel Zeka” ve ona bağlı gelişen “Doğal Tarih Zekası”, zaman içerisinde bunlara eklenen “Sosyal Zeka” ve bizi bambaşka –tabiri caizse- yepisyeni bir türe dönüştüren “Teknik Zeka” el ele tutuştu ve insan denilen akıllı hayvanı yarattı.

Serinin ilk yazısında, arkeoloji biliminin basit bir tanımını yapmıştık: Arkeologlar, insanların bıraktığı izlerin peşinde çalışan bilim insanlarıdır. İşte, bilinçli şekilde üretilen ilk alet ile birlikte, insanın serüveni ve arkeologların da mesaisi başlamış oldu. Ne demiş bir büyüğümüz(!): durmak yok, yola devam!

Zekalar ve onların getirdiği yeni bilgi ve tecrübeler birbirine eklenedursun; metrekaresi sabit kafatasımızda, bir yer karmaşası, bir sıkışıklık hasıl oldu. Halbuki orada bir “otoparkçı abi” olsaydı, “Genel” sen şu yana geç; “Teknik” sen az sağa kay falan deyip, düzeni sağlardı. Ortada öyle yetkili bir abi olmayınca, tabii ki meşhur fizik kanunlarından birisi olan “Boyle Yasası” işlemeye başladı: sıkışırsa patlar!........

© Gazete Duvar