Selim İleri: Hem çok kalabalık hem de evrende yapayalnız
Kalabalıklar içinde, herkesin gözü önünde, ölen bir yakınıyla uzun uzun vedalaşamıyor insan. Cenaze kaldırıldığında isteklerinizin bir önemi kalmıyor.
Selim Bey’i defnettiğimiz gün de kendi bildiğini okudu zaman. Mezar kapatılıp toprak sulanınca artık değiştirilemeyecek durumun idraki başlıyor. Vedalaşmanın günler, aylar süreceği gerçeği fark ediliyor. Ve henüz üzerinde Selim İleri yazan bir mezartaşı olmaması bu gerçeği değiştirmiyor. Hayatta kim bilir ne çok vedalaşma biçimi var. Belli, birçoğundan ben de geçeceğim.
Cenazenin ertesi günü Selim Bey’in çok sevdiği Kendi Kendine Küçülen Adam filmini izlerken buldum kendimi. 2021 yılında Selim İleri’yle buluşmalarımızdan birinde beynine pıhtı atmış, sonrasında hastalık ve hastane süreci başlamıştı bizim için. Hastane günleri bitip de eve dönüldüğünde ölümle burun buruna gelen Selim Bey tüm bu süreci, yaşamla hesaplaşmasını edebiyatla konuşalım istemişti. Birlikte yazdığımız-konuştuğumuz Düşüşten Sonra böyle ortaya çıkmıştı. İşte bu kitapta bahsediyordu 1970’lerde Sinematek’te izlediği Kendi Kendine Küçülen Adam’dan. “Evrende yapayalnız” hisseden adamın hikâyesi, hastalık sonrası değişen hayatında geçmişten çekip çıkardığı ilk şeylerdendi. Filmde, tesadüfen radyasyona maruz kalan bir adam hızla küçülmeye başlıyor. Küçülüyor, küçülüyor parmak adam oluyor. “Sonunda sesi cılız, kendisi küçülmüş kayboluyor!”
1957’de çekilmiş filmin son sahnesi… Unutmamıştı Selim Bey: “Son sahnede bahçede tek başına, gecede gökyüzüne bakıyor: Sonsuz yıldızlar... Daha iyicil bir evren olabileceğini düşünüyor, düşlüyor, umut ediyor. Tanrı’ya yakarıyor,........
© Gazete Duvar
