menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Depremin ikinci yılında Hatay: Hız ve politika

32 12
20.02.2025

2023 Kahramanmaraş depremlerinin belki de en talihsiz yanı genel seçimlerden yalnızca üç ay önce gerçekleşmiş olmasıydı. Bunu bugünden dönüp bakınca, özellikle de 1999 depremleriyle kıyaslayarak söylemek mümkün. 1999’da büyük bir felaket yaşadığımızın farkındaydık. Bunu kolektif bir acı olarak deneyledik, toplumsal bir sivil seferberlik içinde yaşadık. Medyanın parçalı yapısına rağmen depremin anaakım temsili gerek acının tasviri, gerekse depreme dair didaktik bilgilendirme unsuruyla genel olarak aynı çizgiyi takip etti. Siyaset alanı da bu toplumsallıkla tutarlı bir ilişki içindeydi: Deprem sonrası önlemler manzumesi de, iki yıl sonraki seçimlerde düzen partilerinin baraj altında kalması da makul -ve bir anlamda siyasetin doğasına uygun- gelişmelerdi.

2023 depremleri ise böyle yaşanmadı. Çok kısa bir süre sonra gerçekleşecek seçimlerin baskısıyla iktidar, her şeyin kontrol altında olduğu algısını oluşturabilmek için iki stratejiye başvurdu. Bunlardan ilki devlet otoritesine ihtiyacı vurgulayacak şekilde afetin büyüklüğüne vurgu yapmak ve diğer aktörleri (siyasal partiler, yerel yönetimler ve STK’lar) sahadan uzak tutmaktı. İkincisi ise gerçekçi olmayan vaatler sıralayıp toplumu bunların gerçekleşeceğine ikna edebilmek için hızla inşa faaliyetine girişmekti. Bu yazıda hızı ve inşa hızının politik boyutlarını tartışmak istiyorum.

Afet sonrası normalleşme süreci için -Türkçede biraz kulak tırmalasa da- “iyileşme” kavramı kullanılıyor. Bu toplumsal iyileşme vurgusu, içinde sosyal ve psikolojik boyutları da barındırıyor. Psikolojik iyileşme ise zamana ihtiyaç duyuyor: Acıyı yaşama, kabullenme, geride bırakma gibi safhalarıyla. İşte hız, her şeyden önce bunların hepsini baskılıyor, siyasal sonuçlara ulaşmaması için. Ama hızın başka dinamikleri ve sonuçları da var. Bunları, geçtiğimiz hafta Bilkent Üniversitesi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğrencileriyle incelediğimiz Hatay’daki güncel durumu aktardıktan sonra ele alacağım.

Depremin ikinci yıldönümünde Hatay’a ve özellikle en çok tahribat gören bu üç ilçe merkezine baktığımızda, hız ve politika konusunda çok şey görmek mümkün. Örneğin bir liman kenti olan İskenderun’da depremin yarattığı tahribatın en önemli boyutu sahile yakın bölgelerde ve özellikle dolgu alanlarında yaşanan çökmeydi. Bunun sonucunda hem Atatürk Bulvarı’nı su bastı hem de bulvar üzerindeki apartmanların kendileri yıkılmasalar da zemin kotları cadde seviyesinin altına indi. Bekleneceği gibi, bu problemin çözümünde hemen hız devreye girdi; deniz suyunu engelleyebilmek için........

© Gazete Duvar