Yeni dünya sistemi: Ağ toplumu anlayışı
Geçmişten şimdiye kadar; hemşerileri, aşiretleri, yoldaşları, dindaşları, mezhepdaşları vardı insanoğlunun. Bunlar arasındaki ilişki dayanışmacı, karşılıklı birbirini tamamlayıcı ve bir yere kadar da birbirini denetleyen-yönlendiren bir ilişki biçimindeydi. Ve şimdi dünyanın geldiği noktada Manuel Castells'i anımsıyoruz sık sık çünkü insan neslinin “ağdaşları” var artık… Manuel Castells’a göre bizler ağ toplumunun birer ferdiyiz ve bu ağ bir puzzle gibi birbirini tamamlıyor her bir parçasıyla. Bir döngü misali birbirini tamamlayan ve birbirine muhtaç olan bu ağ yapısını “emperyalizm hegemonyasına” benzetebilir miyiz? Olabilir. Emperyalizm hegemonyasının temelinde; üretimden ham maddeye, pazar temininden lojistik hizmetlerine, ülkeleri kontrol altına alan dışarıdaki dinamiklerden yereldeki destekleyicilerine kadar hepsi bir ağın birbirini tamamlayan başlıkları. Ve hatta karşıtmış gibi görünen güçlerde aslında emperyalizminin kendi elleriyle yaratıp beslediği “karşı güç kıyıları”. Manuel Castells’in sözünü ettiği bu “ağ toplumu” sadece sosyal ağlar ve sosyal mecralardaki ağlar bağlamında değil elbette. Mesela ceketimiz bir ülkeden, saatimiz başka bir ülkeden, bilgisayarımız ayrı bir ülkeden, arabamız 20 ülkenin emeğinden ortaya çıkıyor… Manuel Castells’in “Ağ Toplumu” anlayışının en yalın ve en güzel örneği “modern insanın hayatıdır” aslında… Geçmişte komşu komşunun külüne muhtaçtı şimdi bu muhtaçlık küresel ölçekte. Bir sabah uyandığınızda internetin olmadığını ya da tüm hızlı ulaşım yollarının olmadığını gördüğünüzde ne olur sizce? İnsanlık için “Kıyamet” niteliğinde olur bence. Farkındaysanız bu kıyametin ilk fragmanlarını ufak ufak yaşamaya başladı zaten dünya. Savaşlardan, siber saldırılardan, toplumsal tepkilerden (grev vb), yoğunluktan, güncelleme sorunlarından........
© Gazete Damga
