Türkiye-İtalya-Libya zirvesi: Romalar neden şimdi buluştu?
Dış ve ulusal basında Ağustos başında gerçekleşen İstanbul buluşması, mini Akdeniz zirvesi diye anıldı. “Romalar buluştu” başlığı atanlar da var, sanki üçlü resmin hiçbir sembolik önemi yokmuş gibi konuyu sadece yasa dışı göçle mücadele çerçevesinde geçiştirenler de var. Özellikle Avrupa basınının konuya önem atfetmekle atfetmemek arasına sıkıştığını görüyoruz. Yunanistan ve GKRY, hatta İsrail, çevreleri ise tepkisiz kalmakta zorlanıp, provokatif bazı çıkışlar yaptılar. Mevzu İtalyan başbakanı Meloni’nin İstanbul’a sürpriz bir ziyarette bulunması, katılımcılarından güvenlik odaklı olduğunu anladığımız bir üçlü zirveye katılması. Zirvenin diğer ayakları Türkiye ve Libya Ulusal Birlik Hükümeti lideri Dibeybe idi. Yani gerçekten de İstanbul’da sürpriz bir şekilde bir Doğu Akdeniz üçlüsü toplantısı, iş birliği zirvesi başlığı altında düzenlendi. Zirvenin başlangıç ve sonucunda mutat -Libya’nın birliğine verilen destek açıklamaları ve iş birliği sözleri odaklı- açıklamalar dışında uzun deklarasyonlar ve anlaşmalar kaleme alınmadı. Sanki üç ülke, Dolmabahçe’de aynı masa etrafında oturdukları o tarihi fotoğrafı verebilmek için bir araya geldiler. Son derece önemli, sembolik bir adımın İtalya ve Türkiye iş birliği çerçevesinde Libya/Doğu Akdeniz odaklı atıldığını görüyoruz.
Bu adım o kadar önemli ki, verilen resmin sembolik değeri o kadar yüksek ki bugüne kadar Türkiye-İtalya ilişkilerini dayandırdığımız fonksiyonel iş birliği açıklaması tam yeterli gelmiyor. Doğu Akdeniz-Avrupa-Ortadoğu’daki gelişmelere yönelik büyük bir mesaj taşıyor bu masa. Elbette jeopolitik mesaj, işlevsel iş birliği hatlarını (yasa dışı göçle mücadele, enerji iş birliği ve güvenlik iş birliği) anlamsızlaştırmıyor, tam tersi tam onların üzerinden geçerek güçlendiriyor. Zaten Türkiye ve İtalya, bu tür işlevsel iş birliklerini NATO çerçevesi içerisine, ya da NATO dışında da olsa müttefiklik bağları çerçevesine yerleştirmeyi başarabilmiş iki başkent. Savunma sanayi ve enerji sektörlerinde kritik altyapı konusunda birbirlerine destek olmaktan çekinmiyor Ankara ve Roma. Libya ve Doğu Akdeniz, iki aktör arasında – çok sancılı yıllar olarak görebileceğimiz 2011-2021 döneminde dahi- bir rekabet alanından çok ikili ilişkilerin dengede ve düşük tansiyonda tutulacağı bir alan olmuştu.
İtalya'nın Akdeniz Politikası: Göç Mevzusunun Ötesi
Bunda yani Doğu Akdeniz üzerinde Roma-Ankara ilişkisinin de-eskalasyon temelli olmasında İtalya’nın kendi Akdeniz politikasının da etkisi var. Doğu Akdeniz İtalya’nın stratejik derinliğinde yer alıyor. Libya’da İtalya’nın 2011 öncesi ne kadar önemli bir aktör olduğunu hatırlıyoruz. Tunus ve Mısır’la beraber düşünüldüğünde Libya, İtalya için sadece Afrika’ya açılan kapı filan değil, aynı zamanda stratejik ve ekonomik networklerini kurduğu alan. Bu networkler olmadan yani bu kimi zaman ekonomik ve işlevsel kimi zaman kültürel kimi zaman stratejik bu ağlar işlemeden Roma’nın bir merkez olduğunu iddia etmek mümkün değil. İtalyanlar, enerji ve savunma sanayi iş birliklerini bu network sisteminin kalbi yapmış durumdalar. 2011 sonrası İtalya bu network-merkez ilişkisinde en çok Fransa ile mücadele etti. Paris de Doğu Akdeniz’e kendi networkleri, bağlantıları ve kendi merkez olma hayalleri üzerinden bakıyor. AB’nin bağımsız bir Akdeniz politikası/stratejisi geliştiremediği bir ortamda İtalya ve Fransa bugün de ciddi rakipler. Ayrıca........
© Gazete Damga
