menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump Reis’in (!) “Yerli Ve Milli” FED’i: Kevin Hassett ne anlama geliyor?

11 16
29.11.2025

Washington kulislerinde Kevin Hassett’in adı yeni FED başkanı olarak daha sık telaffuz edilmeye başladı. Piyasalar “dovish/ güvercin mi olur, faizleri ne kadar indirir?” diye tartışıyor. Oysa asıl mesele, Trump’ın kafasındaki yeni hegemonya modelinde FED’in nasıl bir role zorlanacağı…

1.GİRİŞ

Washington’da şu sıralar sık sorulan soru şu:

“Powell’dan sonra FED’in başına kim geçecek?”

Kulislerde bir isim öne çıkıyor: Kevin Hassett. Piyasa profesyonelleri onu “daha güvercin, daha büyüme yanlısı” bir aday olarak okuyor. Tahvil piyasası, faiz indirimi ihtimallerini fiyatlıyor; borsa “acaba yeni bir para bolluğu dönemi mi geliyor?” diye kendi hesabını yapıyor. Fakat bence daha derin bir soru sormak gerekiyor:

“FED başkanı seçimi, sadece faiz patikasıyla ilgili teknik bir karar mı, yoksa ABD hegemonyasının tarzını değiştirme projesinin kritik bir halkası mı?”

Ben Trump’ın yaklaşımını şöyle okuyorum: ABD’yi küresel bir holding, kendisini de bu holdingin “patronu” olarak kurguluyor. FED başkanı ise bağımsız bir merkez bankası yöneticisi değil, bu holdingin CFO’su: Yani patronun stratejik önceliklerine göre para politikasını ayarlamakla görevli üst düzey finans yöneticisi.

Bu çerçeveden bakınca Kevin Hassett senaryosu, sıradan bir isim değişikliğinden çok daha fazlası.

2. TRUMP’IN “YERLİ VE MİLLİ” PARA POLİTİKASI

Biz Türkiye’de “yerli ve milli” ifadesine alışığız. Trump’ın para politikası tasavvurunu da benzer bir başlıkla özetlemek mümkün. Piyasaların “dovish / güvercin” dediği bu çizgi dört temel hedef etrafında şekilleniyor:

Birinci Hedef: Biraz daha yüksek enflasyon.

FED’in resmi hedefi yıllardır yüzde 2 civarında. Bu, küresel finansal sistemin “sakin liman” ihtiyacına göre tasarlanmış bir çıpa. Oysa Trump için yüzde 2’lik enflasyon, Wall Street elitlerinin lüksü. Kendi seçmeni açısından yüzde 3–5 bandında bir enflasyon katlanılabilir bir bedel olarak görülüyor. Çünkü bu ortamda şirket kârları, borsa ve gayrimenkul fiyatları daha hızlı şişebiliyor; borçların reel yükü nispeten azalıyor.

İkinci Hedef: Daha zayıf dolar.

Trump yıllardır “aşırı değerli dolardan” şikâyet ediyor. Güçlü dolar, küresel güç sembolü olsa da, aynı zamanda Amerikan ihracatçısını ve sanayicisini zorluyor. Trump’ın zihninde “strong dollar, strong America / güçlü dolar güçlü Amerika” yerine “competitive dollar, strong exporter / rekabetçi dolar, güçlü ihracatçı” formülü var. Kısacası doların bir miktar zayıflaması, onun gözünde bir zaaf değil, ticari rekabeti güçlendiren bir tercih.

Üçüncü Hedef: Daha az dış ticaret açığı

Trump’ın........

© Gazete Damga