menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nasrullah Camii’nden Selimiye Camii’ne: Restorasyonda kırmızı çizgi

11 1
29.09.2025

GİRİŞ

Şu güzel memleketimizde her gün yeni bir olay etrafında tartışma fırtınaları oluşmakta. En son olarak ülkenin tarihi eserlerindeki restorasyon çalışmalarının tarihi değerleri koruyarak yenilemenin değil tarihi kimliğimizi ve milli servetimizi tahrip etmenin bir timsali olduğu yönünde tartışmalar patladı. Sosyal medyada art arda paylaşılan “beyazlatma” görselleri ve “katman silme” ithamları, tarihî eser restorasyonunu, bu anlamda, yeniden ülke gündemine taşıdı. Kastamonu Nasrullah Camii, Çorum Ulu Camii, Malatya Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı derken gözler son olarak UNESCO listesinde yer alan Edirne Selimiye Camii’ne çevrildi. Soru net: “Restorasyon adı altında çini, hat ve kalemişi gibi özgün bezemeler mi kayboluyor?” Cevap, ilke ve süreç şeffaflığı olmadan verilemez; çünkü restorasyon “yeniden yapmak” değil, “koruyarak gelecek kuşaklara aktarmaktır.” Selimiye örneğinde mahkemenin yürütmeyi durdurması, işte bu nedenle şimdilik hayati bir “fren” işlevi gördü.

Bugün bu süreci “restorasyon işleminin tekniği çerçevesinde olayların değerlendirilmesi” ve bu konuda “milli ve uluslararası kanun ve kuralların ne dediği” açısından değerlendirecek ve “tarihi eser restorasyonunun ihmal ve kültür tahribine varmadan nasıl kotarılabileceği” üzerine önerilerimi ekleyeceğim. Bir daha ki yazım 06 Ekim Pazartesi günü yayınlanacak. O yazıda da modern “Türkiyeli” muhafazakârlığın Türk – Osmanlı kültürü ile niçin çatıştığını ekonomi politik çerçevesinde ele alacağım…

TARTIŞMA NEDEN BÜYÜYOR?

Sosyal medyada duyarlı vatandaşlar yukarıda verilen üç örneğe dair fotoğrafları paylaşmakta ve tepkilerini de biraz sert olarak vermektedirler. Pekiyi neden bu tartışma ortaya atıldı ve hangi sebeplerden büyüdü? Bu sorunun cevabı üç kalemde verilebilir: Şeffaflık eksikliği, eserlerin yeniden işlenmesinde (rekonstrüksiyon) keyfilik ve uygulama pratiği ve denetim yetersizliği.

1.Şeffaflık Eksikliği: Rölöve–restitüsyon–restorasyon projeleri, numune (pilot) alan sonuçları, pigment/harç analizleri çoğu zaman kamuya açık değil. Oysa Venedik Tüzüğü, her müdahalenin ayrıntılı olarak belgelendirilmesini ve kayıtların araştırmacılara açılmasını öngörür. (Md.16).

2.Eserlerin Yeniden İşlenmesinde Keyfilik: Geç dönem (18–19. yy) kalemişleri “orijinale dönüş” gerekçesiyle gözden çıkarılabiliyor. Tüzük, farklı dönemlerin “geçerli katkıları”nın saygıyla korunmasını ve “birlikte tek stil yaratma” hedefinin reddini açıkça yazar (Md.11); tahmine dayalı rekonstrüksiyonların sınırlandırılmasını da vurgular (Md.9).

3. Uygulama Pratiği Ve Denetim Yetersizliği: İşin uzmanı konservatör ekipler yerine “hızlı uygulama” kültürü öne çıktığında, hem malzeme seçimi hem de yöntemlerde hatalar büyüyor. UNESCO’nun dünya mirası yönergeleri “özgünlük (authenticity) ve bütünlük (integrity)” testini yönetim planının merkezine koyar; danışma organı olarak ICOMOS’un rolü de tam burada devreye girer.

(ICOMOS = International Council on Monuments and Sites — Türkçesiyle Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi)

EVRENSEL........

© Gazete Damga