Alternatif dezenflasyon programı – I: 90 gün – 9 ay – 24 ay: Enflasyonu düşürmenin yol haritası
GİRİŞ
Geçen yazıda Türkiye’deki yüksek enflasyon sürecinde uygulanan dezenflasyonist programın neden tam anlamıyla başarılı olamadığına değinmiştim. Buradaki en kritik nokta enflasyon beklentilerinin bir türlü aşağıya çekilememesiydi. Ayrıca farklı toplum kesimlerinin enflasyon beklentileri arasında da ciddi bir uçurum bulunmaktaydı.
Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde en kritik eksik, güveni aynı hedefe kilitleyen bir takvimin olmamasıdır. İlk yazıda bunu görmüştük: Hanehalkı, reel kesim ve piyasa profesyonelleri bambaşka enflasyon dünyalarında yaşıyordu; hükümetin hedef/tahmin/ara hedef dili de bu ayrışmayı gideremiyordu. Oysa dezenflasyon programı yalnızca faizi yükseltmekten ibaret değildir, kapsamlı ve önceden ilan edilmiş bir takvime sıkı sıkıya bağlı ve para, maliye ve gelirler politikalarının eşgüdümüyle götürülmelidir. Para, maliye ve gelirler politikası aynı anda ve tek bir tepki fonksiyonu etrafında çalıştığında, fiyatlama davranışı yeni bir dengeye oturur; beklentiler de ortak bir patikaya yaklaşır. Bugünkü ve 18 Ekim 2025 tarihinde yayınlanacak iki yazı, bugünden başlayarak uygulanabilecek 90 gün – 9 ay – 24 ay’lık bir programı öneriyor: İlk 90 günde sürprizleri bitiren takvim ve kurallar; dokuz ayda beklentilerde gözle görülür daralma; yirmi dört ayda kalıcı dezenflasyon. Esas hedef, toplumun tüm kesimlerine aynı cümleyi kurdurmak: “Bu kez program net, adil ve tutarlı!”
Bu yazıda alternatif dezenflasyon programının para, maliye ve gelirler politikası ayaklarını tanımlayacağım.
I. PARA POLİTİKASI: NET TEPKİ FONKSİYONU VE REEL ÇIPA
Türkiye’de para politikasının en büyük açmazı, net bir tepki fonksiyonunun olmamasıdır. Yani Merkez Bankası’nın hangi koşullarda faiz artıracağı ya da gevşeteceği önceden kestirilemiyor. Bu belirsizlik, hem piyasa profesyonellerinin hem de halkın beklentilerini istikrarsız kılıyor. Yani ahali TCMB’nin ne yapacağını bilemediği için, tıpkı “at yarışı tüyosu alır” gibi Beştepe kulislerine bakıyor. “Külliye ne diyor?”, “Faiz artırımı veya indirimi için izin çıktı mı?” ve benzeri sorular etrafında insanlar pozisyon almaya çalışıyor. Bu yüzden ilk önce TCMB’nin faiz artırım veya indirimlerini net bir kurala bağlayıp deklare etmek gerekir. Buna “net tepki fonksiyonu” adını verdim. Aynı zamanda politikanın dayanacağı bir temel olarak da “reel çıpa” uygulanmalı. Bunlar nedir? Açıklayayım:
Net Tepki Fonksiyonu
Para politikasının temel cümlesi şu olmalı:
“Enflasyon ana eğilimi ve 12 ay sonrası beklentiler hedef bandının üzerinde kaldıkça, reel politika faizi pozitif ve kısıtlayıcı tutulacaktır.”
Bu üç satırlık kural, tartışmaları bitirir ve güvenin temelini atar.
Reel Çıpa
Nominal faiz oranı, sadece kısa vadeli piyasa tepkileri için değil, beklentileri çıpalamak için de kullanılmalı. Yani politika faizi, en azından 12 ay sonrası beklentilerin üzerinde kalmalı. Böylece piyasa profesyonelleri de hanehalkı da “Merkez Bankası enflasyonu ciddiye alıyor” mesajını alır.
İletişim Mimarisi
Bugünkü ikili yapı (hedef tahmin aralığı) kaldırılmalı. Bunun yerine koşullu bir tahmin bandı ve bu bandı tetikleyen eşik göstergeler açıklanmalı. Örneğin çekirdek hizmet enflasyonu veya 3 aylık yıllıklandırılmış TÜFE enflasyonu gibi somut göstergeler. Bu şeffaflık, para politikasını teknik bir mesele olmaktan çıkarıp güven verici bir taahhüt haline........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d