menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ahlaklı olmak için inançlı olmak gerekli mi?

11 15
24.03.2025

Son haftada ülkemiz siyasetinde yaşanılanlar hepimizin malûmudur. Kısaca özetleyelim: İBB Başkanı İmamoğlu yolsuzluk ve terör başlıklı iki ayrı davadan emniyet tarafından gözaltına alındı. Bu satırlar yazılırken İmamoğlu mahkeme tarafından terör soruşturmasından dolayı serbest bırakılırken, yolsuzluk soruşturmasından dolayı tutuklandı. Başta İstanbul olmak üzere yurdun birçok yerinde vatandaşlar protesto gösterilerinde bulunmak için akşamdan sabaha kadar sokaklara dökülmüş durumda. Çarşamba’dan Cuma’ya Dolar ve Euro %4 kadar artarken, TCMB dövize müdahale etmek ve üç günde 26 milyar dolar satmak zorunda kaldı…

CDS primleri ise Cuma günü 29 baz puan artarak 328 baz puana çıktı. BIST100 endeksi bu hafta içinde ,78 kayba uğradı, bu kayıp 15 Temmuz’daki kayıptan bile daha yüksektir. Eğer iktidar ve muhalif halk kitleleri arasındaki siyasi gerginlik devam eder ve/veya artarsa bu süreç artan iktisadi kayıplara yol açabilir. Bu maliyet sadece iktisadi olmakla kalmaz, ülkenin yurt dışındaki itibarını, siyasetin ve devlet nizamının halk nezdindeki meşruiyetini de sorgulanır hale getirir. Bu siyasi ve iktisadi krizden kimse kazanmaz, hep beraber kaybederiz. Bu durumun arkasında çok temel bir felsefi tartışma vardır: Ahlak nedir ve kaynağı nedir? Ahlak toplumsal ve dini değerlere göre değişir mi, yoksa inançlı veya inançsız bütün insanları da içerecek evrensel bir ahlak tanımı bulunmakta mıdır? Kanımca bu sorulara cevap verdiğimizde bugünkü çatışmanın temel sebebini de kavrayabiliriz. Bugünkü ve gelecek hafta Pazartesi günkü yazılarımda bu soruları kendi bakış açım ve kavramsallaştırmamla açıklamaya çalışacağım.

Ahlak niyetlerin, kararların ve eylemlerin uygun veya doğru olanlar ile uygunsuz veya yanlış olanlar olarak sınıflandırılmasıdır. Ahlak, “belirli bir felsefe, din veya kültürden gelen bir davranış kurallarından türetilen bir standartlar veya ilkeler bütünü” olabilir veya “evrensel olduğu kabul edilen normlara dayalı bir standarttan” türetilebilir. Ahlak felsefesinde yukarıdaki tanıma uygun olarak betimleyici (descriptive) ahlak ve normatif ahlak tanımları geliştirilmiştir: Betimleyici anlamıyla "ahlak", bir toplumdaki önemli sayıda birey (mutlaka hepsi değil) tarafından kabul edildiği gözlemlenen kişisel veya kültürel değerlere, davranış kurallarına veya toplumsal ahlaka atıfta bulunur.

Nesnel doğru veya yanlış iddialarını çağrıştırmaz, yalnızca belli bir zaman veya toplumda kabul edilmiş doğru ve yanlış kavramlarına atıfta bulunur. Betimleyici etik, bu anlamda betimleyici ahlakı inceleyen felsefe dalıdır. Normatif anlamıyla "ahlak", herhangi bir belirli halk veya kültür tarafından benimsenen değerlerden veya ahlaktan bağımsız olabilen, gerçekte bütün insanlar için doğru veya yanlış olduğu kabul edilen eylem ve davranışları belirleyen ilkelere (eğer varsa) atıfta bulunur. Normatif etik de normatif ahlakı inceleyen felsefe dalıdır.

Ben bu genel çerçeve içinde ahlakı kendi açımdan tanımlamak istiyorum: Ahlak = Bilinç İrade Erdem

Ahlak kurallarının olması için ilk önce insanın bilinç sahibi olması gerekir. Daha sonra........

© Gazete Damga