menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Galata Surları

10 0
22.10.2025

İstanbul’un Haliç’e bakan yüzü, Galata Surları’nın çevrelediği eski Ceneviz yerleşiminin içinde şekillenmiş ve şehrin ticarî-siyasî-kültürel kimliğini kendine mühürlemiştir. Yani bir diğer ifadeyle bugün kentin karmaşası içinde parça parça duran sur kalıntıları, bir zamanlar bağımsız bir Ceneviz kolonisinin, Bizans’ın gölgesinde şekillenen bir Batı uzantısının, ardından Osmanlı idaresine intikal eden bir ticaret medeniyetinin tanıklarıdır.

13. yüzyıl ortalarında Bizans İmparatorluğu ile Ceneviz Cumhuriyeti arasında yapılan Nif Antlaşması, Galata’nın kaderini belirleyen ilk siyasi zemin oldu. Cenevizlilere tanınan yerleşim hakkı, kısa sürede bir mahalle olmaktan çıkıp tahkimat gerektiren bir ticaret merkezine dönüştü. Başlangıçta Bizans, Cenevizlilere sur örme izni vermemişti. Ancak imparatorluk zayıfladıkça, Cenevizliler kendi güvenliklerini sağlamak için Galata’yı kuşatan taş duvarlar ördüler.

“TURRIS SANCTE CRUCIS”

14. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Galata Surları artık bir kimlik sınırı hâline geldi. 1349’da başlatılan ilk büyük genişleme, Galata Kulesi’nin inşasıyla tamamlandı. “Turris Sancte Crucis” adıyla anılan bu kule, surların kuzey ucunda gözetleme görevi görmekteydi. Fakat kule, Ceneviz kolonisinin hâkimiyet sembolü olarak da anlam kazandı. Kuleyle birlikte şekillenen sur hattı 1387, 1397 ve 1404 yıllarında yapılan eklemelerle beş dönemlik bir taş zincire dönüştü. Böylece Galata, Azapkapı’dan Tophane’ye uzanan eğimli bir yamaç üzerinde oluşmuş oldu.

Duvarların hatları,........

© Gazete Damga