menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gönül çalışanları

14 0
16.07.2025

Başlık size neyi çağrıştırıyor bilmiyoruz ama sözünü etmek istediğimiz konu, işe gönlünü koyabilme sanatı. Bilirsiniz her çalışan işini severek, isteyerek, aşkla, heyecanla yapmak ister. Aynı şekilde yöneticiler de çalışanların kendilerini tam olarak işe vermelerini, işi tüm duyuları ile algılamalarını isterler. Her iki taraf da işin gönülden yapılmasından yana olur, hatta bu yolda birçok etkinlikler de yapar. Ancak bunu nadiren becerebildiğimiz de bir gerçektir.

Dilerseniz işe gönlünü koymaktan, pratik davranışlar düzeyinde ne algıladığımıza bakalım ve bunun nasıl başarılabileceği üzerinde duralım.

İş ne olursa olsun, bunu yapan kim olursa olsun; işin başarılmasında olmazsa olmaz faktörler vardır. Bunlar arasında; iş ile yaşamak, işe asılmak, başarıyı arzu etmek, işe liderlik etmek ve böylece klasik memur anlayışını taşımamak öncelikle sayılabilir. Bu davranışların varlığı bir binanın temelinin sağlamlığı gibi işin sağlıklı yürümesine, diğer bir ifade ile işin gönülden yapılmasına önemli bir işarettir.

İş ile yaşamak; işi benimsemek, duyumsamak, hissederek yapmaktır. İşe asılmak, herhangi bir kişiye göre daha yoğun çalışmak, olmazsa olmazı zorlamaktır. Başarıyı arzu etmek, kişinin bir yerlere gelme, farklı olma isteğinin derinliğidir. İşe liderlik etmek; farklı bakış açıları geliştirmeyi, etkilemeyi, çözümün bir parçası olmayı gerektirir. Nihayet geliş ve çıkış saatleri arasındaki çalışan olmaktan çıkmak, işi bir hayat biçimi olarak algılamak klasik memur çizgisinin aşılmasını sağlar.

İşi gönülden yapmak; işin yanında olmak, onunla yaşamaktır. Kendi halinde akan nehrin daha da coşması için yatağını değiştirmek, ona gem vurmak uğraşısı gibi mevcutla yetinmemektir. Arzulanan sonuç güneşe ulaşmak ise kış günü karları delip güneş ile buluşmak sevdasıdır bu.

ŞEKİL VE ÖZ

En basitinden en karmaşık olanına kadar her işin bir şekli bir de özü vardır. Felsefe diliyle söylemek gerekirse her ‘şey’ varlık ve özden oluşur. Eflâtun, Fârâbî, İbn-i Sînâ gibi büyük ustaların birleştikleri nokta, özün varlıktan önce........

© Gazete Damga